29 Ağustos 2010 Pazar

Coldplay Candır


Coldplay'i çok iyi bildiğimi, yakından takip ettiğimi söyleyemem. Zaten bugüne kadar sadece iki şarkılarını; Viva la Vida ve In My Place'i biliyordum. İkisini de tesâdüfen duydum ama çok hoşuma gidiyorlar. Sürekli dinlerim.

Bugün TRT'nin bir F1 haberinde, güzel bir şarkıya rastladım. Ve solistin güzel sesinden, şarkının Coldplay'e ait olduğunu anladım. İnternette yaptığım kısa bir araştırmadan sonra, hem şarkının adını öğrendim; hem de Coldplay'in birbirinden güzel birkaç şarkısıyla tanıştım. Bugüne kadar futbol sayesinde onlarca güzel şarkıyla tanışmıştım; şimdi F1 sayesinde de güzel şarkılarla tanışmış oldum. Spor güzel şey.

Uzun sözün kısası; Viva la Vida'yla başlayan, In My Place'le artan Coldplay sempatim, hayranlığa uzanan bir yola girmiş durumda. Daha fazla uzatmayayım. İşte yazının sebebi, güzel şarkı, Speed of Sound;

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Kadro Derinliği (!)


Ben susuyorum, Galatasaray.org konuşuyor: 2 kaleci, 7 defans, 10 orta saha, 1 forvet!

27 Ağustos 2010 Cuma

Play Ooof Off!


"Oysa her şey ne kadar güzel başlamıştı..." Klasik Türk spor spikeri sözüdür. Çünkü bu durum, klasik Türk takımı senaryosudur. Tıpkı bugün Trabzon'un başına geldiği gibi... Yine de Trabzonspor, turu, rövanşın 83. dakikasına kadar eşit tutarak, bence çok büyük bir iş başardı. Sonuçta ne olursa olsun, Liverpool'dan bahsediyoruz. İyi oynadık, iyi dayandık, turu hak ettik ama olmadı. Her şeye rağmen, teşekkürler Trabzon.

Allah, sevdiği kuluna, önce eşeğini kaybettirir; sonra tekrar buldururmuş. Bu mantıktan yola çıkarsak; sevmediği kuluna da, önce bir eşek buldurup, sonra kaybettirir. Galatasaray da ikinci örneği yaşadı. Doğru düzgün oynamadığı, tur atlamak; gol atmak için neredeyse hiçbir şey yapmadığı maçta, 90+'da öne geçti Avrupa Fatihi! Ama o kadar acizdik ki, iki dakika tutamadık skoru. Her zaman olduğu gibi, saçma sapan bir golle kaybettik.

Fenerbahçe için ne yazsam, bilemiyorum. İyi mi, kötü mü, karar veremiyorum. Fenerbahçe hakkında sağlam yorum yapamıyorum. Ama gerçek şu ki; Fenerbahçe, Young Boys ve Paok gibi, Avrupa'da adı sanı duyulmamış iki takıma karşı toplam dört maçta galibiyet alamayarak, Avrupa macerasına ağustosta veda etti. Fenerbahçe için bu sonucun bir diğer kötü yanı da, bu sezonki en güzel formasını bir daha giyemeyecek olması. Fenerbahçeli olsam, sırf bunun için bile üzülürdüm.

Son olarak, Avurpa Ligi'ndeki 1/4 takımımız Beşiktaş'a ve Şampiyonlar Ligi'ndeki temsilcimiz Bursa'ya sonsuz başarılar diliyorum.

25 Ağustos 2010 Çarşamba

PES 2011 Türkçe Mi?


Son birkaç gündür, etrafta dolaşan bir söylenti var. Oyun sitelerinden spor sitelerine, hatta haber sitelerine kadar birçok yerde, PES 2011'in Türkçe çıkacağı söyleniyor. Üstelik bu söylenti, " Konami açıkladı..." şeklinde yazılıyor. Ama ne yazık ki, şu ana kadar, bu haberi doğrulayacak bir şey bulamadım.

İki gündür aramadığım site kalmadı. Konami'nin tüm sitelerine baktım. PES'in resmi fan siteleri, ünlü oyun siteleri, Konami'nin kankaları... hepsine baktım. Hiçbirinde böyle bir şey yazmıyor. Kim, nereden, nasıl öğrendi, bilmiyorum. Bilen varsa, lütfen haberdâr etsin.

Bir de bu olayın gerçekleşme ihtimâline bakalım. Hiçbir yerde bu konuyla ilgili bir bilgiye rastlamadım ama imkânsız gözükmüyor. Önceden olsa pek ihtimâl vermezdim fakat son yıllarda geldiğimiz durum, bu olayın gerçekleşebileceğini gösteriyor. Öyle ki; PES'te son yıllarda, beş büyük dil (İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca ve İspanyolca) dışında da bazı diller oldu. Hatta PES 2010'un uluslararası versiyonunda, bu beş büyük dilden sadece İngilizce vardı. Diğerleri; Rusça, Yunanca, İsveççe ve Hollandaca'ydı. İşte bu yüzden, PES 2011'de Türkçe'nin olması, Konami'nin son yıllardaki dil politikasının bir sonucu olarak, çok normal bir durum olacak. Ama son olarak yine aynı şeyi tekrarlamak istiyorum: Bu konuda henüz resmi bir bilgi yok.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...