Galatasaray maçında önce, zihinleri biraz daha geriye, Temmuz ayındaki Chickura maçlarına çekmek lazım aslında. Sezon başında, henüz hazır olmayan Bursaspor o iki maçta ne sıkıntı çektiğini açık açık göstermişti. O günde söylediğimiz bir şey vardı. Aslında kadro kötü değil, kaliteli bir kadro. Ama eksik olan, takviye yapılmayan bölgeler, Bursaspor'un açısında çok kilit noktalardı. Dolasıyla Bursaspor iki maçta da topu bir oraya bir buraya döndürse de, o çizgiden topu geçiremedi.
Çıkacak on bir az çok belli ediyordu kendini zaten. En büyük sürpriz Bakaye Traore oynamasından çok Belluschi'nin on birde başlamaması oldu. Holmen ve Josue'nin de hazır olmadıkları ihtimallerini düşünürsek, kağıt üstünde gerçekten bireysel yeteneği çok sınırlı bir kadro vardı. Futbol görüşüm gereği, Bursaspor tipi, iki orta saha önünde ofansif orta saha ile oynayan takımların sahip oldukları oyuncunun daha hareketli, hızlı hareket edebilen ve oynayabilen oyuncular olması taraftarıyım. Traore tercihini bu sebepten dolayı mantıklı bulmadığımı söylemek isterim. Bana göre Şenol Hoca’nın bu sezonki maçlar arasında kadro mühendisliği bakımından en formsuz maçı oldu bu Galatasaray karşılaşması.
Profil olarak; top Galatasaray’a geçince agresif bir oyun tarzı sergilemedi Bursaspor, maçın 3’te birlik bölümünde .Topun olduğu yere göre değişen rakibi karşılaşma formasyonu vardı. Zaman zaman 4-5-1 şeklinde dizilirken , zaman zaman da Volkan Şen Fernandao’ya yaklaştı ve prese katıldı. Ama bu pres asla agresif ve rakibi uzun zorlayacak presler değildi. Galatasaray dikine ve diagonal paslarla çok rahat Bursaspor yarı sahasına geçti. Bu dikine ve diagonal pasların atılma evresinde, dörtlü olan Bursaspor savunması önünde Snejider’e man marking yapan bir ön libero rolündeki orta saha oyuncusu – genellikle Ozan Tufan - , ve atak yönüne göre toplu ve topsuz hareket potansiyeli olan Selçuk ve Sneijder man marking yapan Bekir ve kaptan İbrahim veya Serdar’ın Burak’ı markajda tutması, belli bir noktaya kadar takip etmesi.. Eğer top üçüncü bölgeye yaklaştıysa set oyununa dönüp, oyun alanını münkün olduğunca daraltmaktı. Teorik olarak doğru bir düşünce. Ama eldeki malzemeyi geçtim, bu yemeği çıkarman için ortaya koyduğun malzeme yeterli miydi ? Değildi.
Orta sahada agresifliği sağlayacak ve dinamizm katacak oyuncun yoktu çünkü. Yay çevresinde rahat top verdiğin her imkanda dikine paslar ile hedef adam denemesi yaptı Galatasaray. Üstelik Şenol Hoca savunma derinliği ve genişliğini düzgün yapılaması konusunda net uyarmış geride dört oyuncuyu belli ki. Aldıkları pozisyonlar mümkün olduğunca ort sahaya ve birbirilerine yakındı. Ama kanat oyuncularının konsantrasyonunun düşük oyuncular olması ve takım savunmasında kopuk bir görüntü sergilemeleri ilk erroru veren nokta oldu zaten.
Savunma oyuncuları mümkün olduğunca yakın oynama prensebini bozmamak için çaba göteriyor ve doğal olarak alan açılıyor. Kanat oyuncularının çok geride kalması sonucu ciddi tehlikeli oluşturabilecek bir durum meydana geliyor. Üstelik bu noktadaki merkez oyuncularına kızmamak lazım. Rakibin önünde 180 derecelik topu kullanbileceği bir alan var. Doğal olarak hamle yeteneğin ne kadar iyi olursa olsun, topun yönünü değiştirdiği ana seni ekarte edebiliyor.
Misal bu görüntü de ; Şener Selçuk’a pres yaparken alanını açıyor. Ferhat Kiraz o noktaya hareketlenen Veysel Sarı’yı geç görünce tehlikeli bir pozisyon meydana geliyor.
Aslından benim bu fotoğrafta dikkatinin çekmek istediğim başka bir konu ise; topun ayaktan çıktığı anda rağmen yanlış alınan pozisyonlar. Savunmayı önde kurduğun, münkün olduğunca kısa alanda defansif pozisyon aldığın bir maçta böylesine hatalar olmamalı. Özellike kanada kayan oyun organizasyonlarında bu nokta daha da dikkati çekti.
Hücumsal olarak yine kadronun getirdiği defonun ortaya çıkardığı kötü bir Bursaspor vardı. Orta alanda insitiyaf alacak bir oyuncu yoktu. Onu geçtim dikine pas yapacak güvende bir oyuncu eksikliği vardı. Kanattan kanada oyunun yönünü değiştiren uzun pas denemleri yapıldı. Doğal olarak çoğalamadı ileride takım. Bu yüzden hücumsal sürekli kanatlara yıkıldı. Topu çıkaramayan Bursaspor’da kanat oyuncuları topu almak için biraz daha geriye gelince, doğal olarak beklere koşu yolları da oluşmadı. Topu alıp gidebilen oyuncu tek başına, istisna olarak küçük topsuz koşular yapan Bakaye’nin desteğiyle bir şeyler yaptılar. Ama Bursaspor bekleri kanat niteliklerinden öte mesafe oyuncuları oldukları için etkisiz kaldı bu girişimler. Fernandao’da bir o yana bir bu yana kaydığı için neredeyse ilk yarıyı ceza sahası dışında geçirdi.
Kopuk bir Bursaspor vardı ikinci ve üçüncü bölgede. Kanatlar Fernandao’ya uzak, orta sahadan yaklaşan yok. Doğal olarak zaten cüsseli ve ağır bir futbolcu Fernandao’nun yapabilecekleri oldukça sınırlı.Üstelik çoğalmaya vakitte yok. Oyunun belli bir kısmına kadar Bursaspor 1 ya da 2 futbolcusyla atak geliştirmeye çalıştı. Bu noktada maçında miladı Ferhat Kiraz'ın sakatlanıp Belu'nun oyuna girmesi oldu.
Belluschi’nini girişi Bursaspor orta sahasındaki dinamizmini ve ateşini artırdı. Her ne kadar balans ayarı olmasa da Belluschi'nin futbol karakterinde pres oyununa yatkınlık var ve çok iyi bir yardımcı orta saha. Sahip olduğu enerji, kısa bacaklı olması sebebiyle kısa mesafe sprintinin iyi olması gibi birçok etkeni var bunun. Onun girmesiyle daha önde basan bir Bursaspor vardı. Baskı merkezi biraz daha öne kayınca rahat top yapamadı Galatasaray, maçın başında bulduğu olanakları bulamadı. Oyun yönünü değiştiren, uzun paslar denemeye başladı Prandelli'nin öğrencileri. Zaten Belluschi’nin girişiyle sağlamlaşan orta sahanın daha doğrusu bu sistemle oynayan takımları açmanın tek yoluydu bu. ( bknz. 5 Şubat 2014 Real Madrid 3-0 Atletico Madrid )
Belu’nun girmesi asıl düzeni hücumda değiştirdi. İnsiyatif aldı, merkezden aksiyonlar gerçekleştirildi, pas denemeleri yapıldı. Doğal olarak Bursaspor rakip yarı sahada top gezdirmeye, daha iyi yerleşmeye başladı.
5 saniye farkla alınmış iki fotoğraf bu dediğimi iyi anlatıyor. Birinci fotoğrafta Ozan Tufan’a dikine oynayan Belluschi’nin konumu ve neticesinde Bursaspor’un maç başından beri ilk kez bu kadar kalabalık geliyor. Taore ile rolleri paylaştılar zaten oyun içinde. Gineli oyuncu ilk bölümde, hem kanatlara yardıma geliyor, koşular yapıyor, daha sonra takım savunmasına katılıyor, zaman zaman
Fernandao'nun yanına gitmeye çalışıyordu. Kapasitesinin üzerinde verilmiş bir yüktü onun içi zaten.
İkinci yarıya Bursaspor yine benzer düzenle başladı. Golü yemesine rağmen kanat oyuncuları oyunun daha içine girdi. Özellikle ikinci yarı ivmesi giderek düşen Veysel Sarı üzerinden yüklenen bolca geniş alan açan ve pozisyon üretmeye çalışan Volkan Şen . Volkan demişken gol üzerinden değerlendirme yapmak istiyorum. Yenilen golün başında, Volkan Şen isabetsiz bir duran top kullandı. - ki bana göre duran topları kullanması çok yanlıştı. Rakibin bir iki oyuncusu hariç, senin oyuncularını hava toplarında etkisiz bırakmasının imkanı yok. Rakibin kullandığı tüm kornelerdeki hava toplarını senin oyuncuları kazandı zaten. Bu yüzden daha isabetli kullanabilecek bir oyuncuya verilebilirdi bu şanslar. Nitekim böyle bir duran topun ardından ribaundu iyi alamayan Belluschi’nin kaptırdığı top, Şener’in başarısız hamlesi’nin yanı sıra asıl hata adam paylaşımı konusunda yapıldı. Burak, pası Bruma’ya verdiği anda Bekir Yılmaz hızını almış bir şekilde ona yönlemişti zaten. Behich’in orada Burak’a yönlenmesi gerekirken hızlı bir şekilde Bruma’ya doğru hareket alınca, bomboş bir alan oluştu. Şener’in de yüzü dönük olduğu için çok geç farkettiği pozisyon gol ile sonuçlandı . Buradaki hata Bursaspor savunma oyuncularının aksiyon anında oyun görüşlerinin nasıl düştüğünü gösteriyor.
Golden sonra Bursaspor, yaslanan Galatasaray’ın üstüne kanat varyasyonları ile yüklenmeye başladı. Beklerin destekleği varyasyonlara zaman zaman köşelere kayma yapan Belu ve Traore ile üçüncü bölge başında ciddi etkinlik sağladı Bursaspor.. Özellikle sağ kanatta, birbiriyle nitelik olan benzerlik gösteren, kısa mesafede topla sprinti iyi olan başta Ozan olmak üzere, Şener topun dolaşımını ve ceza alanına ulaşımını sağladı.. Sol kanatta ise Aziz’in de Melbourne’deki klasik yaptığı ceza sahası içi koşuları ile iyi sindirdi rakibi sağ kanadını. Savunma ve orta sahada ön bölgeye yaklaştı. Orta çizgisinden Galatasaray ceza sahasına olan kısıma kadar kısımda iyi yayılıp, her türlü nimetten faydalanmaya çalıştı. Zaten ilk yarı %36 oranında topa sahip olabilen Bursaspor’da ikinci yarıda bu rakam %63’e kadar yükseldi.. Fakat ceza sahası içinde bir türlü çoğalm sağlanmadığı için beklenilen etkili pozisyonlar, bireysel çabalar hariç bulunamadı. Aslında sorunun temel noktası da bu oldu. Oyunun yönlendirecek bir oyuncunun eksikliği net belli oluyordu. İlk yarı ceza sahasına atılan top sayısının 1.5 katı fazlasını ikinci yarıda atmasına rağmen.
Tabii bu noktada kadro tercihinin yanlış olduğunu tekrar söylemek istiyorum. Chikchura maçlarında çok net görülen bir şey vardı ki ; o da takımın gol pozisyonu konusunda bir takım sıkıntılar çekeceğiydi. Josue veya Holmen’in Traore yerine 11 başlaması daha faydalı olabilirdi. Nitelik ve beceri olarak 10 numara pozisyonuna daha uygun bu oyuncular. Bir diğer alternatif çift forvete dönmek veya santrafor menşeli , skorer bir kanat oyuncusu kullanmak. Bu da o an için yoktu.
Bursaspor oyunu rakip sahaya yıktığı dakikalarda en büyük handikaplardan birine kendi alanında yaşadı. İlk yarı 56 metrede oynarken ikinci yarı oynadığı alanı 63 metreye çıkardı Bursaspor. Bunda en büyük sıkıntıyı Aziz Behich çekti. Zaman zaman hamle yaparken yanlış pozisyon alması yüzünden, sağ kanatta büyük boşluklar kaldı. Kademeye girecek, durumu kurtaracak bir Volkan Şen olmadığı için otomatikmen savunmada derinliğin bozulduğu bir konuma gelindi. Ayrı olarak kaptan İbrahim Öztürk’ün bireysel hataları ikinci yarı adına Bursaspor kalesinde tehlikeli anlar yaşandı.
Sonuç olarak Bursaspor, 3'te 2'sini iyi oynadığı söylenebilecek bir maçı kaybederek, sezona kötü bir giriş yaptı. Aslında bu maçın gidişatı bile, takımın dinamiklerinin ne kadar belli olduğunu ve değiştirildiğinde nelere yol açabileceğini gösteren çok güzel bir ders oldu.