29 Aralık 2010 Çarşamba

İki Bin On



-Öncelikle, bloga doğru düzgün yazmayalı 2288,5 yıl olmuşken, bu yazıyı yazmamın sebebi, Golsüz Eşitlik'te okuduğum şu yazıdır.

-2010 benim için çok falsolu bir yıl oldu. Daha önce hiç, bu kadar çok şeyi bir arada yaşamamıştım. Hatta bazı şeyleri hiç yaşamamıştım. Bu yıl, birbirinden farklı ve çeşitli birçok şey yaşadım. Sevinç, mutluluk ve heyecanın yanında, çokça hayâl kırıklığı ve üzüntü...

-Politika ve siyaseti ne kadar sevmiyorsam, ne kadar uzak durmak istiyorsam; 2010'da onlar her yerde beni buldu. Hayatımın her anı, bir politikaya, bir stratejiye göre hareket ediyormuşçasına geçti. Ben ne kadar doğal, anlık yaşamak istesem de...

-Uğursuzluğun doruklarındaydım bu yıl. Özellikle sanal alemde çok net hissettim. Bilgisayarıma neyin duvar kağıdını koysam, battı. Bakın, mesela blogu ilk açtığımda (2009 - Ağustos), başlığa Liverpool taraftarının resmini koydum; geçen sürede Liverpool'un geldiği durum ortada! Ama Liverpoollular fazla üzülmesin; kısa zaman içinde değiştiriyorum resmi. Kurban arayışındayım. Diyorum ki, Barça üç yıldır çok iyi; acaba şöyle Messi'li, Xavi'li bir şey mi yapsam? Ne dersiniz?

-Uğursuzluktan bahsetmişken... Bu yıl uğursuzluk getirmediğim tek kişi, Jose Mourinho! Bir yıldır resmini avatarımda taşıyorum; bırakın uğursuzluğu, uğur bile getirdim! Adam kariyerinin ikinci zirvesini yaptı! Helâl olsun, devamını da bekliyorum.

-Futbolla bu kadar içli dışlıyken, takımsız kalmanın ne kadar kötü bir şey olduğunu, yıllarca gönül verdiğim takımdan soğutulmanın acısını da bu yıl yaşadım. Ben ve benim gibileri bu duruma getirenler, Allah'tan bulsunlar!

-İspanya'nın şampiyonluğu, çoğu kişi tarafından tahmin ediliyordu. Ama her maçta bu kadar zorlanacakları, kolay tahmin edilir bir şey değildi. Beklendiği gibi baskın bir şekilde kazanamadılar. Ama mesele, formaya yıldızı takmaksa, tebrik ediyoruz tabii ki.

-FIFA aksini söylese de, bana göre yılın futbolcusu, Wesley Sneijder'dir.

-Fernando Alonso, şu an Formula 1'in en iyi pilotudur. Ve bu yıl bana moral veren çok az şeyden biridir. Haziranda, "Sezon sonunda şampiyon olacağım." dediğinde, kimse ona inanmamıştı. Ama son yarışa lider girmeyi başarıp, Chris Dyer adındaki bir ... yüzünden, şampiyonluğu kıl payı kaybetti!

-Snooker adındaki, daha önce göz ucuyla izlediğim bir spor, bu yıl favorilerim arasına girdi.

-12 Dev Adam!

-Son olarak, yine Golsüz Eşitlik konseptiyle, yılın genel değerlendirmesini yapayım:

Maça dengeli başladık. İki takım da kontrollüydü. İlk dakikalardan sonra oyunun üstünlüğünü ele geçirdik. Birçok pozisyona girdik ama değerlendiremedik. İkinci yarıya da üstün başladık. Çok baskılıydık. Ama beklenmedik bir kontra ataktan yediğimiz gol, bütün oyun düzenimizi ve moralimizi bozdu. İlk golden sonra bir türlü toparlanamadık ve hezimet kaçınılmaz oldu. Yapacak bir şey yok. Artık önümüzdeki maçlara bakacağız!

2011'in, herkes için güzel geçmesini dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...