27 Haziran 2012 Çarşamba

Tebrikler Divane Aşık Gibi Blog !


Mağlum Anadolu takımlarıyla ilgili blog sayısı çok sınırlı ülkemizde.
İhtiyacımız var böyle bloglara.Yakında takip etmek açısında gerçekten iyi oluyor..
Divane Aşık Gibi Blog,Orduspor sevgisinde yola çıkılarak açılmış bir blogtur.İlk kurulduğunda Tribün Dergi'de blog paylışımı kısmında denk gelmiştim.
O günden bugüne kadar verdikleri mücadele,emek gerçekten takdir edici.Orduspor'un,Ordu'nun,Orduspor taraftarının sesi oldular...

Bugün itibariyle 500.bin hite geçmişler,kendilerini Futbol Kulübü Blog olarak tebrik ediyor,başarılarının devamını diliyoruz...

Futbol Kulübü Blog

24 Haziran 2012 Pazar

Libertadores Yarı Final Maçlarından Notlar


Hazır son olarak Libertadores U-20 ile alakalı bir şey yazmışken bu sefer hakiki Libertadores ile ilgili bir şeyler yazalım...
Güney Amerika'nın kulüpler bazındaki en büyük turnuvasında hafta içi oynanan karşılaşmalar neticesinde finalin adı belli oldu...

Bilindiği üzere Corinthians - Santos ve Universidad de Chile - Boca Juniors eşleşmeleri vardı.İlginç maçlar oldu vesselam.Mesela Corinthians'ın yaptığı savunma.Twitterda'da maçı yorumlarken yazdık gerçekten harika defansif düzenleri vardı.Neymarlı o inanılmaz ofansif kadro neredeyse pozisyon bulamadı.Maç hakkında twitterda konuştuğumuz ve Corinthians'ı birçok kez izlemiş futbolseverlerde onların bir Brezilya takımı gibi oynamadığını,çok iyi defans yaptıklarını söylüyorlar...

Tarihinde ilk kez finale kalan Corintihans'ta taraftarla doğal olarak büyük sevinç yaşadı.Maçın son dakikalarında neler yaşadıklarını dahi hatırladıklarını düşünmüyorum açıkçası.Öyle bir heyecan vardı ki...

Neyse Santos cephesine bakacak olursak 1-0 öne geçmelerine rağmen ikinci yarının başında basit bir savunma hatası ve ofsayt tartışmaları arasında golü yediler.Bu dakikadan sonra saldırmaya çalışsalarda Corinthians kalesini aşmayı başaramadılar ve son şampiyon bu sezon kupaya yarı finalde veda etti...



Yarı finalin diğer ayağı Şili'deydi..Arjantin Kupası'nda finale çıkan ve hedeflerinde sapmaksızın hızını almış bir Boca ilk maçta La Bombonera'nın büyülü atmosferdinde El Tanque ve Sanchez'in golleriyle 2-0 kazanmayı başarmıştı.İkinci maçta büyük avantajları vardı.Şunu söylemek lazım.Gerçekten izleyenlere zevk veren pozisyonu bol bir maçtı.Bunda Uni.de Chile daha birinci dakikadan itibaren saldırmaya başlaması,Boca Juniors'un da savunma boşluklarından faydalanması sebebiyle pozisyon açısından zengindi...

Özellikle Pablo Mouche günün en etkili aynı zamanda en şanssız ismiydi.Savunma boşluklarından yararlanarak birçok kez araya yaptığı koşularla - Riquelme'nin mükemmel paslarıyla - pozisyon buldu.Belki de maçı çok daha önceden de bitirebildi.Burada ayrı bir parantez açmak lazım...Riquelme gerçekten çok farklı bir futbolcu.Sahada olması bile takım arkadaşlarına güven veriyordur diye düşünüyorum....

Universidad da Chile'de özellikle ikinci yarıda olmak üzere iyi baskı kurdu Boca kalesinde.Fakat son toplarda başarılı olamaması,Boca kalecisi Orion'un mükemmel kurtarışları skor yapamamalarına sebep oldu...

Velhasıl kelam finalin adı Boca Juniors - Corinthians oldu.İki mükemmel taraftara sahip olan iki köklü kulübün finalin ilk ayağındaki karşılaşması 28 Haziran'da La Bombonera'da oynanacak...

20 Haziran 2012 Çarşamba

Libertadores U-20 Turnuvası / Cerro Porteno - America MG



Avrupa Kıtası Euro 2012 ile bu sıcak yaz günlerini geçirirken futbolun kıtası diyebileceğimiz Güney Amerika'da bir turnuva düzenleniyor sessiz sedasız..
Libertadores Kupası'sının 20 yaş altı versiyonu...

Geçen sezon Peru'da düzenlenen turnuva bu sene yine Peru'da..1 Ocak 1992'den itibaren doğan futbolcuların oynadığı turnuvaya bu sene 16 takım katılıyor..Bunların hepsi Güney Amerika takımları olmakla birlikte tek Atletico Madrid Avrupa'dan...

Turnuvada,gruplarda ikinci maçlar oynanamaya başlarken B Grubu'nun ilk maçları kazanan ekipleri Cerro Porteno ve America Mineiro'nun karşılaşması vardı.
Güzel maç oldu.Ne açıdan güzel oldu derseniz ? Pek pozisyon olmasada özellikle mücadele anlamında gayet iyiydi karşılaşma...

Cerro Porteno U-20 takımı rakibine göre daha etkindi,bilhassa maçında ilk yarısında.Özellikle sol kanat oyuncuları ilk yarıda göze çarptı ki neredeyse tüm ataklar o bölgeden gelişti.Özellikle 11 numaralı Angel Romero maçın yıldızıydı desem iyi olur.Etkili oyunu,mücadelesi ile çok iyi performans gösterdi.

America Mineiro ise bir türlü oyunu yönlediremedi ilk yarıda.Hakikaten etkisiz bir görüntü içerisindeydiler.Fakat ikinci yarıda bu ölü toprağını bir nevi üzerinden atmış gibi duruyorlardı...

Fazla pozisyon olmayan karşılaşma 0-0 giderken uzaktan vurulan bir şut neticesinde Porteno kalecesinin topu sektirmesi,America Mineiro topçusu Soares'in topu ağlara yollamasıyla 1-0 öne geçti Brezilya ekibi...

Bundan sonra gol olur mu derken 88.dakikada Almiron'un güzel şutu ile durumu 1-1'e getirdi ve daha iyi oynadığı karşılaşmadan bir puan çıkarmayı başardı Cerro Porteno...

Bu grubun karşılaşması yaklaşık 40 dakika sonra başlayacak.Boca Juniors ile Sporting Cristal karşılaşacak.İki takımda ilk maçlarında mağlup oldu.Bu maçı kaybeden turnuvaya veda edecek.

Bu arada an itibariyle Corinthians - Atletico Madrid maçıda bitti.Atletico 2-0 öne geçtiği maçtan 2-2'lik beraberlik ile ayrılıyor.

Bu arada gruplarıda yazalım...

A Grubu : America(Meksika),Union Espanola(Şili),Universitario(Peru,aynı zamanda son şampiyon),Real Esppor(Venezuela)

B Grubu : Alianza Lima(Peru),Defensor Sporting(Uruguay),Bloogming(Bolivya),Independiente Jose Teran(Ekvator)

C Grubu : Cerro Porteno(Paraguay),America Mineiro(Brezilya),Boca Juniors(Arjantin),Spoting Cristal(Peru)

D Grubu : Corinthians(Brezilya),River Plate(Arjantin),Atletico Madrid(İspanya),Junior(Kolombiya)

17 Haziran 2012 Pazar

Nick Powell & Manchester United


Premier Lig'de Manchester United,Chelsea gibi takımların maçlarını izlemeye pek sevmiyorum açıkçası..Neden diye soracak olursanız..Onu da tam bilmiyorum Norwich,Wolves gibi takımların oynadığı karşılaşmalar daha ilgimi çekiyor.
Ama şu var ; bu sezon Manchester United'ı takip etmeye çalışacağım elimden geldiğince ki bunun bir numaralı etkeni Nick Powell....

Efenime söyliyeyim Nick Powell henüz 94 doğumlu ve benden bir yaş büyük..Ben onun hakkında yazılar yazarken o hayallerinin peşinde koşmakta...

İki sezondur Crewe'de şans buluyor genç oyuncu..Bu önemli nokta.Genç oyuncular için özellikle bu yaşta şans bulmalı gerçekten çok önemli..Mesela aşağıda paylaştığım gol videosuna bakın.Kaç tane genç oyuncu bunu yapabilir ? Belki de oynadığı takımdaki rahatlığından,şans bulmasında aldığı özgüvenle o vuruşu yapıyor.O yüzden League Two,League One genç oyuncuların özgüveni,gelişimi açısından çok önemli diye düşünüyorum.

Nitekim geçtiğimiz sene çok iyi bir performans sergileyerek birçok Premier Lig kulübünün radarına girmeyi başardı.Her ne kadar League Two'da oynasa da 15 gol 8 asistlik performansı o yaştaki bir futbolcu için açıkçası çok iyi...

Yaşının üzerinde top oynadığını düşündüğüm genç oyuncu belki de transfer olacabileceği en iyi takımlardan birine gitti.Sir Alex Ferguson'un takımına.Belki de gelecek adına Powell'dan bu kadar ümitlenmemin nedeni de Sir Alex Ferguson...Önümüzdeki kapı gibi Cristiano Ronaldo örneği varken Nick Powell'ın Alex Ferguson'un elinde geçireceği değişimi şimdiden merak etmiyor değilim...

Rüzgarlı bir Bursa sabahından sizlere selamlarımı yollayarak bu yazıyı Powell'ın League Two Play-Off final maçında attığı muhteşem golle bitiriyorum...

15 Haziran 2012 Cuma

Scout Not Defteri 29 - Diego Morales



İsim:
Diego Morales
Doğum: 29 Kasım 1986
Doğum Yeri: Cordoba,Arjantin
Takım: Tigre
Numara: 10


Bir gece Arjantin'den bir maç izleyelim dedik..Orada denk geldi Diego Morales..
10 numaralı formasını taşıyor Tigre'nin..Şuana kadar 1 kez Arjantin Milli Takım formasını giymiş Tigre'ni..
Öncelikle şunu şöylemek lazım.Müthiş bir dripling yeteneği var.Topu alıp gidince uzuyor bir nevi..
Hücumun her bölgesinde oynayabiliyor ki 4-5 maçını izledim bu sezon forvette oynadı,sağ kanatta oynadı,sol kanatta oynadı.
Ama özellikle kanatlarda çok daha etkili olduğunu söylemek lazım...
Bir diğer artı denilebilecek notta kaptırdığı toplar olsun,rakip kontraya çıkarken olsun rakibini bırakmıyor,yapışıyor peşine..
Umarım bu yeteneğin bir gün kulüplerimizden biri fark eder bizde izleriz...

13 Haziran 2012 Çarşamba

Böyle Olmamalıydı İrlanda 1-3 Hırvatistan


Hazır grubun ilk maçı berabere bitmişken,bu karşılaşmada alınacak üç puan çok çok önemli bir avantaj olacaktı..Artık işler çok zor,hatta imkansız bile denilebilir...

Defansif bir oyun anlayışı sergileyeceğiz demişti turnuva öncesi Trapattoni..Skorun önemli olduğunu vurguluyordu kurt teknik direktör..Ama şu bir gerçek ki defansif oyun her zaman risktir..Hele şans rakibin yanında olursa planların alt üst olmasına neden olabiliyor..

Öyle de oldu diyebiliriz..Daha maçın başında taraftarlar,futbolcular ve bizler maça yeni yeni ısınmaya çalışırken,ne olup ne bittiğini anlamadan turnuvaya form da gelen golcülerden biri olan Mandzukic'in ilginç kafa golü Hırvatları 1-0 öne geçirdi...Bu şok golünde sonra haliyle saldırmaya,atak yapmaya başladı İrlanda..Turnuva öncesi bu defansif oyunda İrlanda'nın gol bulması için ileri uç elemanlarının formda olması ve duran toplardan maksisumum verimin alınması gerektiğini yazmıştık ki beraberlik golü de öyle geldi..Zaten ondan önce de kullanılan duran toplarda vardı tehlike yaratan...Arka direye çok güzel kesilen bir top ve Corluka'ya rağmen mükemmel bir kafa vuruşu yapan St.Ledger durumu 1-1'e getiren golü attı...

Bu gol gerçekten büyük bir şanstı Irlanda adına.

Mecbur açılmaları ve pozisyon bulmaları gerekiyordu beraberlik için ki bu da savunmada boşluk ve Hırvatistan ayaklarının gole daha yaklaşması demekti..
1-1 olduktan sonra Trapattoni'nin öğrencileri yaslandı da yaslandı geriye...Oyunun kontrolünü ele aldı Hırvatlar....
Başta Perisic olmak üzere etkili şutlar yollandı Given kalesine..
Beraberlik golünden sonra savunmaya gömülmen maçtaki en büyük hatası oldu İrlanda'nın bana göre..İleri uç elemanları çok etkili bir Hırvatistan vardı ki devrenin sonlarına doğru ofsayt mı değil mi tartışmaları altında Nikica Jelavic golünü attı...Ofsayt değil gibi gözüküyor açıkçası,İrlandalı futbolcudan gelmiş gibi top...

İkinci yarıya ilk yarıda olduğu gibi yine Mandzukic'in içinde birazda şans bulunduran golüyle başladı Hırvatistan...Bu dakikadan sonra bellir bir sürede daha etkinliği süreden Hırvatlar bir süre sonra oyunun rölanti alarak bir nevi oyun kontrolünü İrlanda'ya verdi..Verdi ama Keane,McGeady,Doyle gibi takımın hücum hattındaki can damalarının yokları oynaması günün benim açımdan en büyük hayal kırıklıklarından biriydi desem benim açımdan yalan olmaz...
Shane Long,Jonathan Walters ve Simon Cox'un oyuna girişiyle hücum hattının biraz daha etkili olduğunu söylemek gerekir ki Trapattoni'nin ikinci maçta bu üçlüden birine şans vereceğini düşünüyorum...

Kaçan pozisyonlar vardı fakat bir penaltı pozisyonu vardı ki..Keane'in düşürüldüğü pozisyon..Net penaltı olması gerekirken Hollandalı hakem bunu eski geçti..Bir hakem şanssızlığı denk geldi yine İrlanda'ya....O penaltı verilseydi,saldıran İrlanda maçı çevirebilirdi bile...

Maçın oyuncusunu Mandzukic olarak seçiyorum..Gollerinde biraz şans yer alsa da Euro 2012 gibi bir turnuvada iki gol ile açılış yapmak her futbolcuya nasip olacak bir şey değildir açıkçası...Zaten formda bir sezon geçirmişti Wolfsburg'da..Bu turnuvayada damga vuracağını sinyallerini verdi ilk maçtan...
Maçın hayal kırıklığı net ve net Keane-McGeady-Doyle üçlüsü..Belki ben fazla ümit bağladım bu oyunculara ama hiç biri iyi değildi....

Yazının sonlarına doğru yaklaşırken birazda taraftarladan bahsetmek isterim..Tribün bazında belki en renkli maçlardan biriydi..Diğer maçlara oranlara maç yapan ülkerlerin taraftalarının
daha ağırlıkta olduğu bir karılaşmaydı.Bir taraf yeşil-beyaz,bir taraf kırmızı-mavi renkler doluydu...Ama İrlandalılara ayrı bir parantez açmak gerek,resmen göç etmişler..Buradan da böyle turnuvaları ne kadar özlediklerini anlamak mümkün...

9 Haziran 2012 Cumartesi

Mika Ojala


Euro 2012'nin başladığı şu günlerde transfer piyasası gündemden biraz olsun düştü doğal olarak...
Fakat bu dönemde yapmak lazım transferleri sessiz,sakin bir şekilde...

Neyse asıl mevzumuza girelim...
Mika Ojala..
İnter Turku'nun harika işler yapan 88 doğumlu topçusu..
Hem atıyor,attırıyor...Geçen sezon 16 gol 19 asist yaparak sezonu double double tamamlayan Ojala bu sezonada mükemmel başladı.
6 sezondur profesyonel olarak forma giyen-18 yaşından beri sürekli oynuyor - Ojala'nın sözleşmesi transfermarkt.de adresine göre 30 Haziran 2012'de bitiyor..
Pekte bir maddi yükünün olacağını düşünmüyorum açıkçası...Milyon euroların harcandığı bu pazarda,ülkemizdeki herhangi bir kulüp rahat bir şekilde transfer edebilir diye düşünüyorum onu...
Milli formayıda dört kez sırtına geçiren Ojala ilk transferinin,ne zaman ve hangi takıma yapacak merakla beklemekteyim...

3 Haziran 2012 Pazar

The Rocky Road To Poland



The Rocky Road To Poland...
İrlada'nın resmi Euro 2012 Şarkısı...

1990 İrlanda Ruhu


1990 Dünya Kupası'na her ne kadar başka takımlar damga vursa da o dönemin İrlanda Milli Takımı ülke tarihinin en büyük başarılarından birini elde etti...İlk kez Dünya Kupası'na katılmalarına rağmen,zorlu bir gruptan çıkmayı başarmışlar,çeyrek finale kadar ilerlemiş çeyrek final maçında ev sahibi İtalya'ya Roma'da 1-0 yenilerek kupaya veda etmişti...


Bizim daha dünyada olmadığımız o zamanların kadrosundaki oyuncuların bazıları 50'lili yaşlara merdiven dayamış,kimileri de dayamak üzere...


Kariyerinde sadece Celtic formasını terleten Pat Bonner'ı,uzun yıllar Manchester United ve Aston Villa'da forma giyen Paul McGrath'ı,Robbie Keane'den sonra İrlanda Milli Takımı'nın en golcü oyuncusu olan Niall Quinn'i kadrosunda barındıran bir milli takımdı...

Grubun ilk maçında tıpkı 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası'nda olduğu gibi İngiltere ile karşılaşan İrlanda,Lineker'ın golüne Sheedy golüyle cevap verip puanla başlıyordu turnuvaya...Mısır karşısında karşısında Palermo'da 0-0 ile alınan bir puan vardı.İngiltere - Hollanda maçınında beraber bitmesiyle son maçlara girilirken tüm takımlar 2'şer puandaydı..
Üçüncü maçlarda İngiltere,Mısır'ı 1-0 yenerken,İrlanda ve Hollanda 1-1 berabere kalıyordu.İrlanda ikinci sırada yer alarak üst tura çıkarken,Hollanda en iyi üçüncü kontejyanından üst tur biletini alıyordu..


İkinci turda rakip Romanya..Genoa'da penaltılara 0-0 biten maçın ardından penaltılarda rakibini eleyen İrlanda ev sahibi İtalya'nın rakibi oldu....
O dönemin İtalya'sında kimler yoktu ki...Turnuvanın gol kralı Salvatore Schillaci,Walter Zenga,Roberto Baggio,Carlo Anchelotti,Paolo Maldini,Roberto Donadoni....
Maçın 38.dakikasında Donadoni'nin sert şutunu karşılayan Pet Bonner dengesin ide kaybedince kale bomboş kaldı.Önüne düşen topu tamamlayan Schillaci İtalya'yı 1-0 geçiriyor aynı zamanda yarı final biletini getiriyordu...


Bu başarı binleri sokağa dökmeyi başarmıştı İrlanda'da...Bir milli takım koskoca bir ülkeyi mutlu etmiş,sokaklara dökmüştü.Unutulmayacaktır Bonner'lı,McGrathlı bu kadro..Kimbilir belki de bu sevinci tekrar yaşatacaktır bu yıl İrlanda Milli Takımı, Keane'in,Duff'ın,Given'ın önderliğinde...

Nereden Nereye / James McClean


Her ne kadar İrlanda Airtricity League kalite olarak yüksek seviyede olamasa da başta Championship olmak üzere Ada ekiplerine birçok oyuncu gidiyor...Seviye demişken burada da bahsetmek isterim Shamrock Rovers'ın geçen sezon UEFA Avrupa Ligi gruplarına kalması gerçekten bu lig için çok önemliydi..

Neyse..Asıl mevzumuza dönecek olursak dediğimiz gibi Ada ekiplerine oyuncular transfer oluyor buradan..Bunlardan biri de James McClean....

2010 yılında Derry City'nin birinci lige çıkan kadrosunda bulunan ve geçtiğimiz sezon başarılı performans sergileyen takımın elemanlarından biriydi McClean..Geçtiğimiz Ağustos ayında 350 bin euro karşılığında Sunderland'e transfer oldu....

Bu dönemlerde takımın başında Steve Bruce vardı...Şans bulamadı genç oyuncu,reserve takımında forma giydi...

Fakat Steve Bruce'un görevden alınıp yerine Martin O'Neill'ın geçmesi ile adeta kariyeri değişti...O'Neill,Sunderland'in başında ilk çıktığı maç olan Blackburn karşılaşmasında ona şans verdi..

2012 yılına başına kadar az az süre almaya devam eden McClean yeni yılın ilk gününde oynanan ve 1-0 Sunderland'in kazandığı karşılaşmada ilk kez 11'de sahaya çıktı, 90 dakika forma giydi...Çıkışını sürdüren McClean 5 gol 3 asistle sezonu tamamlayıp takımının kilit isimlerden biri olmayı başardı.Sunderland'de 2011/2012 yılının en iyi genç oyuncusu seçildi..Ayrıca Şubat ayında İrlanda'nın,Çek Cumhuriyeti ile oynadığı hazırlık maçında ilk kez milli formayı sırtına geçirdi McClean...

Euro 2012 kadrosuna seçilmesi de ilginç oluyor..Wiganlı MacCarthy,babasının kanser olduğu için turnuvaya katılamayacağını,onun yanında olması gerektiğini söylüyor.Bu kararı kabul eden Trapattoni James McClean'i Euro 2012 kadrosuna çağırıyor....

Ayrıca Kuzey İrlanda vatandaşı olan James McClean 7 kez Kuzey İrlanda U-21 takımının formasını da giydi...

Futbol böyle bir şey işte..Ne olacağı hiç belli değil..İki sene önce İrlanda'nın iki numaralı liginde,bir üst lige çıkmak için çaba verirken şimdi Avrupa'nın en büyük futbol organizasyonunda boy gösterecek James McClean....

Euro 2012'ye Doğru - İrlanda


Trapattoni'nin gelişiyle yükseleşe geçen İrlanda 2010 Dünya Kupası'na katılmayı kıl payı kaçırmıştı. Euro 2012 elemelerinde de bu çıkışları devam etti ve Polonya-Ukranya biletini almayı başardılar...


İrlanda'nın kalesi yılların tecrübesi Shay Given'a emanet..121 kez bu formayı giyen ve kalesini başarılı kaleci turnuvada İrlanda'nın en çok güvendiği isimlerden..Bu sene otuz altı maçta forma giydi.

Takımın diğer kalecisi daha önce Coventry'den hatırladığımız ve geçtiğimiz sezon Sunderland'de forma giyen
Kieran Westwood. Bu sezon Mignolet'in önünde 10 kez forma şansı bulan Westwood 9 kez milli formayı sırtına geçirdi.

Üçüncü kaleci David Forde ise Millwall'da forma giyiyor. Kupalar dahil bu sezon 30 maçta forma giyen Forde milli formayı iki kez sırtına geçirdi..

Savunmada ise tecrübeli isimler göze çarpıyor. Richard Dunne ve Manchester United'tan tanıdığımız geçtiğimiz sezonu Sunderland'de geçiren John O'sea bunların başında gelmekte. Kevin Foley'in sakatlığı nedeniyle kadroya dahil edilen Paul McShane, Fulham'dan Stephen Kelly, geçtiğimiz sezonu kiralık olarak geçiren Darren O'Dea ve Sean St Ledger takımının savunma hattını oluşturuyor...

Trapattoni 26 Mayıs'ta Bosna Hersek ile oynanan karşılaşmada Dunne,O'dea, McShane ve Ward isimlerimi 11'de sahaya sürmüştü.Trapattoni kombinasyonlu olarak kullanacaktır defans oyuncularını...

Orta sahaya baktığımızda ise göze ilk çarpan isim Aiden McGeady oluyor. Rusya'da iyi işler yapan McGeady, hazırlık maçında da dikkati çeken isimlerdendi. Büyük işler bekliyorum bu turnuvuda ondan ben... Bunun yanında Everton'a gittikten sonra daha çok şans bulan Darron Gibson ve yılların tecrübesi Damien Duff takımın en önemli isimlerden...
2011'de Derry City'den transfer olan ve iyi işler yapan James McClean, West Bromwich'ten Keith Andrews, Wolves'de Stephen Hunt ve Stoke City'de başarılı işler yapan Whelan takımın orta saha rotasyonunu oluşturuyor...

Forvet kısmını bakacak olursak. Harbiden güven veriyor.. Her ne kadar geçtiğimiz sezon için gol sayıları tatmin etmiş olmasa bile forvet hattında Robbie Keane - Kevin Doyle ikilisini görünce işte bu diyorsun... Özellikle Doyle'dan, McGeady gibi turnuvaya damga vurmasını bekliyorum..Bunun yanında daha önce Reading'den hatırladığımız ve geçen sezon Premier Lig'de West Bromwich forması giyen Shane Long, yine aynı takımdan Simon Cox ve iyi bir sezonu geride bırakan Jonathan Walters takımın forvet hattını oluşturmakta..

Genel olarak şunu söylemeliyim ki hemen hemen bütün futbolcuların İngiltere'de forma giymesi, ada futbolu temposunda bir sezon geçirmelerinin İrlanda'ya bir avantaj getireceği kanısındayım... Hele yaz sıcaklarında bu daha da dikkati çekecektir bana göre... Bu Trapattoni'nin taktiğini uygulamasında da yardımcı olacaktır...

Fakat şu'da bu kadroda daha önce bu tür turnuvalarda forma giymiş oyuncu sayısı çok az... En son 2002 Dünya Kupası'nda boy gösteren İrlanda'da o günkü kadroda yer alan sadece 4 futbolcu Euro 2012 kadrousunda... Bunlar Richard Dunne, Robbie Keane, Damien Duff ve Shay Given...


Kaleciler: Shay Given (Aston Villa FC), Keiren Westwood (Sunderland AFC), David Forde (Millwall FC).

Savunma: John O’Shea (Sunderland AFC), Richard Dunne (Aston Villa FC), Stephen Ward (Wolverhampton Wanderers FC), Sean St Ledger (Leicester City FC), Darren O’Dea (Celtic FC), Stephen Kelly (Fulham FC), Paul McShane (Hull City AFC).

Orta saha: Glenn Whelan (Stoke City FC), Keith Andrews (West Bromwich Albion FC), Aiden McGeady (FC Spartak Moskva), Darron Gibson (Everton FC), Paul Green (Derby), Damien Duff (Fulham FC), Stephen Hunt (Wolverhampton Wanderers FC), James McClean (Sunderland AFC).

Forvet: Robbie Keane (LA Galaxy), Kevin Doyle (Wolverhampton Wanderers FC), Shane Long (West Bromwich Albion FC), Jonathan Walters (Stoke City FC), Simon Cox (West Bromwich Albion FC).

Formadaki '3' Sayısı

Tasarım olarak gayet güzel olmakla birlikte ilk kez formayı gördüğümde göğüs kısmındaki ''üç'' sayısını forma numarası sanmıştım. Fakat bu forma numarası değil. Bir telefon operatörünün reklamıymış. Formada çok şık durduğunu söylemek gerek. Özellikle beyaz formada şerit ile çok iyi uyum sağlamış.

1 Haziran 2012 Cuma

Geçmişten Günümüze Avrupa Futbol Şampiyonası Topları

Euro 1980 İtalya / 1978 Dünya Kupası'nda da kullanılan top...
Euro 1984 Fransa
Euro 1988 Almanya
Euro 1992 İsveç
Euro 1996 İngiltere
Euro 2000 Hollanda-Belçika
Euro 2004 Portekiz
Euro 2008 Avusturya-İsviçre
Euro 2012 Polonya - Ukrayna
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...