24 Aralık 2012 Pazartesi

Scout Not Defteri - Bermuda Şeytan Üçgeni



İsim: Bobley Anderson Allegne 
Doğum: 3 Mart 1992 
Doğum Yeri: Fildişi Sahilleri
Takım: Wydad Casablanca 
Numara: 31

Casablanca şehrinin kırmızı yakasında Wydad Casablanca’da forma giyiyor Bobley Anderson. 1992 doğumlu bir futbolcu. Futbola ülkesindeki Academie Amadou takımında başlayan Allegne iki sezon burada forma giydi ve 2012 sezonunda en iyi oyuncu seçildi ülkesinde.
Bobley Anderson yüksek enerjisi , kıvrak bilekleriyle bir dinamo gibi yer alıyor orta sahada. Hızı ve sürati ile dikkati çeken Anderson takımının hücum hattındaki beyni konumunda desek yanlış olmaz. Zaman zaman tercihlerde başarısız olsa da üzerine işlenilmesi gereken çok değerli bir mücevher olduğunu düşünüyorum Anderson’ın…

İsim: Milton Joel Caraglio Perez 
Doğum: 1 Aralık 1988
Doğum Yeri: Rosario , Arjantin 
Takım: Rangers Talca 
Numara: 9

Clausura’da uzun süre lider kalan Rangers Talca’nın golcüsü Milton Caraglio. Güçlü bir fiziğe ve etkili bir sol ayağa sahip kendisi.  Bu sezon 16 golün altına imza atan Caraglio kariyerindeki en parlak sezonlarından birini geride bıraktı. Daha önce West Ham ile de bir denemeye çıkan ama başarısız olan 88 doğumlu golcüyü QPR’nin teknik direktör Rendkapp istiyor.  Bakalım adresi neresi olacak..

İsim: Anthony Knockaert 
Doğum:  24 Kasım 1991 
Doğum Yeri: Roubaix , Fransa 
Takım: Leicester City 
Numara: 21

Knockaert çoğu gözlemci tarafından daha Guingamp günlerinde keşfedilmiş bir yetenek. 1991 doğumlu genç yetenek yetiştiği kulüp Guingamp’ta 2010’dan beri sürekli süre almaya başladı ki özellikle geçtiğimiz sezon çok iyi bir performans gösterdi attığı 11 gol yaptığı 4 asistle. Ve peşindeki takımlara rağmen ki bence Fransa’da kalsaydı onun açısından daha iyi olurdu tercihinin İngiltere’den Leicester’dan yana kullandı.
Slalom oyuncusu diyebiliriz kendisi. Özellikle topla çok hızlı ve adam eksiltmede etkili. Bunun yanında çok etkili bir sol ayağı var ki özellikle topla birlikte hareket halindeyken bile bu şutlar bir hayli etkili oluyor. 4 gol 4 asist yaptı şuana kadar. Ama ben hala bir adapte dönemi geçirdiğini düşünüyorum. Gelecekte ismini çok duyacağız.

5 Aralık 2012 Çarşamba

Futbolun Romantik Çocukları

Futbolun giderek dört kenarın içine sıkıştığı şu günlerde yeni bir futbol kitabı çıktı. Birçok
şeyden bahsediyor , birçok konuyu ele alıyor kitap. Futbola sadece saha içinden değil , biraz saha dışında bakıyor Yazar Osman Aktaş.
İlk kitabıyla okuycuya birçok şeyi vadediyor...




Sizi Tanıyalım Öncelikle?

Osman Aktaş, 1987’de Bursa’da doğdum. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirerek Pedagojik eğitim aldım. Spor Yönetimi alanında tahsilime başlayarak bu alanda incelemelerde bulundum. Amatör düzeyde futbol oynadım. Futbolun fanatizm boyutuna vardığı günümüzde taraftarların futbola daha sakin ve bilinçli bakabilmesi için çeşitli dergilerde ve blog sayfalarında futbolla ilgili yazılar yazdım.

Kitabınıza geçelim kitabın vadettikleri neler?

Kitap iki bölümden oluşuyor aslında. İlk bölümde sokaktaki elektrik direğinin karşısına taş koyup kale kuran çocukların sokakları nasıl terkedip bilgisayar oyunlarının hakimiyetine girdiğini, taraftarların nasıl yoldan çıktığını ve futbolun sokak aralarındaki çığlıklarını yansıtan hikayelerle dolu. İkinci bölüm ise Türkiye’de futbolun medya düzeni içerisindeki kuklaya dönüşü, yorumcuların donanımsızlığı gibi konularda eleştirilerin ve istatistiklerin yer aldığı bölüm. Bu bölümde aynı zamanda taraftar sadakati sorgulanırken, futbolun yaşam biçimine dönüştüğü süreçte insani boyutunun kaybedilmesine neden olan profesyonellerin yaklaşım biçimleri de mercek altına alınıyor.
İkinci bölümde aslında ilk bölümdeki hikayelerde anlatılan masumiyetin nasıl kaybedildiğini gözler önüne sermek istedim ve bu nedenle bir takım istatistiklerle bu durumu güçlendirdim.

Neden ‘’Futbolun Romantik Çocukları’’ ismini kullandınız?

Türkiye’de bu alanda çıkarılan kitapların hep paraya odaklandığını, taraftarların yarattığı şiddet olaylarına, futbolun çirkin yüzü olan şike ve teşvik olaylarına odaklandığını gördüm. Futbolumuzun babasının elinden tutup maça giden çocukların elinden kaymaya başladığı bu zamanda yeniden futbolun güzel yönünü vurgulamak için hikayelere tabir yerindeyse dört elle sarıldım ve kitabın vermek istediği mesaja en uygun isim de bu gibi geldi bana. Futbolun Romantik Çocukları aslında sokağa çıkıp ailesinden azar işiteceğini bile bile alınan yeni ayakkabısıyla topa vurmaya cesaret eden çocukların tamlamasıdır. Bu tanımı futbol literatürüne kazandırırsak hep kötü anlamlı kelimelerin ve başlıkların olduğu bu sektöre iç açıcı bir isim kazandırmış oluruz düşüncesindeyim. Kitabı okumadan insanların dikkatini doğrudan çeken bir isim oldu sanırım bu.

Kitaptan Yola Çıkarsak Türkiye’de Futbolun Sorunu Nedir?

Türkiye’de bu işi çok iyi bildiğini zanneden insanlara ‘’sorun nedir?’’ Diye sorduğunuzda ‘’Alt Yapı’’ der. Oyuncu yetiştiremiyoruz diye cevap verir. Karşı çıkıyorum buna. Sorun ‘’Üst Yapı’’ Biz asıl yönetici yetiştiremiyoruz. Malikanede büyümüş zengin çocuklarına futbolun yönetimini teslim ettik ve hiç anlamadıkları bu alanda futbolu çamura buladılar.
Bir diğer yanlışımız taraftar gruplarının genellikle ‘’Satın Alınabilir’’ adamlardan oluşması. Sadakatleri takıma değil kendilerini doyuran yönetimlere her zaman. Seneca’nın dediği gibi ‘’Parayla alınan sadakat daha fazla parayla mağlup edilir’’ Durum böyle olunca istikrar sağlanamıyor futbolda. Bir gazeteci, bir taraftar grubu lideri ve bir yönetici aynı uçakta yan yana maça gidiyorsa ve utanmadan her üçü de bunu sosyal medyada paylaşıyorsa fazla yorumlamaya girmemek lazım. 3 yanlış 1 doğruyu her zaman götürür maalesefki.

Seneca Demişken Filozof, şarkıcı, edebiyatçı, siyasetçi derken bir takım kursanız nasıl bir takım olurdu bu?

Kalecimiz Albert Camus kendisi kalecidir zaten, sağ bek Cemil Meriç olurdu. Stoperlerim Engels ve Karl Marx. Karl aynı zamanda takım kaptanım olurdu. Lenin sol bekte olmalıdır tabiki. Ortasahaya göbekte A.Hamdi Tanpınar ve  Jean Jacques Rousseau olurdu kesinlikle. Sol açığım Nietzsche sağ açıkta oynayan oyuncum ise Seneca olurdu. Santraforum Che Guevera’yı serbest oynatırdım tabi ben. Rakibin defansını kolayca dağıtabilirdi sanırım. Diğer forvetim Mustafa Kemal Atatürk olurdu. Onun daha çok sonuca giden bir golcü olacağını düşünüyorum.

Kitabın Taraftarlara Mesajı Neler Bahseder misin?
  
Taraftarı olduğunuz kulübün bireyi olmak yerine taraftarı olarak kalıp gözlerinizi bazı şeylere kapatarak çok sevdiğiniz futbol takımını zenginlerin tatmin aracı olarak kullanmasına göz yummayın. Yanınızda bir kadın otururken hakemin annesine, rakip futbolcunun ailesine küfretmeyin, Televizyonda futbol programı diye yayınlanan magazin programlarına ve futbol dışında her şeyi konuşabilen çığırtkanlara prim tanımaya devam etmeyin. Küfrü abartarak arttırdığınız için tribünde futbolu seven güzel bir kadınla göz göze gelme ve belki de tanışma şansını kaybetmeyin. Bu spora bakışınız ilk kez bir stadyumun merdivenlerinden çıkıp yeşil sahayı gören çocuğun heyecanı kadar özel ve mutluluğu kadar masum kalabilsin.

Son Olarak Eklemek İstedikleriniz

Kitap yalnızca futbolu ve futbolun her unsurunu seven kadınlar ve erkekler için değil ‘’Şu oyundan ne anlıyorsunuz?’’ diyen herkes için de yazıldı. Önümüze servis edilen düzeni yıkıp daha farklı bir oyun düşleyenlerin, futbolu sevmekle futbol üzerine düşünmenin çok farklı şeyler olduğunu kavramasını ve düzenin iyileştirilmesinde rol almasını isteyen bir yazar olarak kitabın okuyucuya farklı bir bakış açısı kazandıracağına sonsuz inancım var.

Zaman ayırdığınız için teşekkür eder çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Oğuzhan Oğuz

İlgili sayfa : GazeteSu röportajı 

Kitabın temin edilebileceği adres : İdefix.com

2 Aralık 2012 Pazar

Scout Not Defteri - Paskalya Adası Çocukları



Şili'de kapanış liginin sonlarına doğru geliyoruz artık. Oynanan yarı finallerin ve iki final karşılaşmasının ardından Şili'de sezon bitecek. Bizde dikkatimizi çeken 3-5 oyuncuyu yazalım dedik.
Doğum: 19 Haziran 1989
Doğum Yeri: Santiago , Şili
Takım: Union Espanola
Numara: 9

Rubio ile tanışmam Clasura’nın ilk haftasındaki Audax maçını buluyordu. Üst seviyede ilk maçıydı onun. Barnechea’dan sonra adresi Union Espanola olmuştu.
Çok iyi giriş yaptı yeni takımına ve gollerine başladı. Zaman zaman oynamadığı ve Espanola’nın II takımında oynadığı maçlarsa olsa da son haftalardaki performans ile göz doldurmaya devam ediyor Rubio. İlginç oyun tarzı , hareketli bir forvet oluşu ile çok yönlü bir forvet oyuncusu olan Rubio , Union Espanola’nın kemikleşen hücum üçlüsü olan Vecchio – Jaime – Hernandez üçgenine müthiş bir alternatif haline geldi.

İsim: Emiliano Vecchio
Doğum: 16 Kasım 1988 
Doğum Yeri: Rosario , Arjantin  
Takım: Union Espanola 
Numara: 10

Top Arjantinli’lerin ayağına gerçekten çok yakışıyor tıpkı Brezilyalılara yakıştığı gibi. Bunu bir kez daha görüyorum Rubio’nun takım arkadaşı Arjantinli Emiliano Vecchio’da. Espanola’ya gelene kadar Corinthians tecrübesi olmasına alt lig ekiplerinde boy gösteren Vecchio Union’a sezon başında geldi. Hem açılış hem kapanış liginde yarı final oyanayan takımın en önemli isimlerinin başında gelen Vecchio 6 gole imza attı. Top ayağına yakışıyor demiştik başta ve başarılı driplingleri de var. Tek sıkıntısı zaman zaman bencil oynaması ve gereksiz , hatalı pas tercihileri. Bunları olumlu tarafa çevirirse tepedeki takımlardan birinin radarına girmesi sürpriz olmaz.


İsim: Juan Ignacio Duma
Doğum: 8 Aralık 1993
Doğum Yeri: Buenos Aires , Arjatin
Takım: Universidad de Chile
Numara: 30

Adeta bir futbolcu fabrikası olan Universidad de Chile alt yapısının yeni gençlerinden biri Duma. 1993 doğumlu ve yeni yeni forma bulmaya başladı. Sampaoli’nin değişen ileri üçlüsünde iyi süreler alıyor. Hızıyla dikkatleri çeken Duma 500’ün üzerinde dakika olan Duma 6 kez ağları sarsmayı başardı. Sampaoli’den sonra gelecek teknik direktör yeteri kadar üzerine düşerse Universidad de Chileyine iyi bir oyuncu kazanacak.

İsim: Alfonso Parot
Doğum: 15 Ekim 1989
Doğum Yeri: Talca  , Şili
Takım: Universidad Catolica
Numara: 24

Sudamerica’da yarı finale kadar çıkıp yenilmeden turnuvanın en kaliteli oyuncularını barından Sao Paulo’ya elenen Universidad Catolica’nın 89 doğumlu sol bek oyuncusu. Aslına bakarsanız fiziği sol bekten öte bir stoper oyuncusunu andırsa da gerçekten çok iyi işler yapıyor o bölge de ve mücadelesi takdire şayan. 2007’den beri profesyonel futbol oynayan Parot zamanlamaları , müdaheleleri ve zaman zaman hücumda yaptığı aksiyonlarla dikkati çekiyor. Fiziğinde dolayı biraz yavaş. O’da handikaplarından biri…

İsim: Bryan Carrasco
Doğum: 31 Ocak 1991
Doğum Yeri: Santiago , Şili
Takım: Dinamo Zagreb
Numara: 24 

Kendisini Rubio’yu tanıma fırsatı bulduğumuz altı gollük Union Espanola – Audax İtaliano maçında görmüştük. Sağ koridor da koyduğu performans gerçekten etkileyiciydi. Hem sağ bek , hem sol açık oynayabilecek kapasite de olan Carrasco 3 kez Şili Milli Takımı formasını giydi. Sezon başında Dinamo Zagreb’e kiralık olarak transfer oldu.Yeterli süre de bulamıyor gibi. Takipte kalınması taraftarıyım.

İsim: Gustavo Lorenzetti 
Doğum: 10 Mayıs 1985
Doğum Yeri: Rosario , Arjantin 

Takım: Universidad de Chile 
Numara: 22

Yine bir Arjantinli , Şili’de gözlerimizin pasını silen.
Gustavo Lorenzetti ismini çokça yazdığım 
isimlerden biridir twitterda. Hatta Xorenzzetti olarakta Xavi’ye nazire yaparak paylaşmışımdır sizlerle. Forvet arkasında veya sol forvette gördüğümüz Lorezetti maç içinde oyun kuruculuğa kadar soyunuyor. Onu bu derece önemli kılan sebep Xavi’ye Allah tarafından verilen pas yeteneğinin benzerine sahip olması. O ince paslarının hemen hemen her maç görmek mümkün.
Brezilya’dan teklif varmış 27 yaşındaki futbolcuya. Bakalım Universidad de Chile Lorenzetti başta olmak üzere daha birçok oyuncusu için ne karar verecek.


Not : Yeni blog yüzüne alışamadım. Yazılar böyle ortansızı çıkıyor ve ayarlayamıyorumda , kusura bakmayın.

24 Ekim 2012 Çarşamba

Scout Not Defteri - İskoç Prensleri




İsim: Johnny Russell 
Doğum: 8 Nisan 1990 
Doğum Yeri: Glasgow ,
Takım: Dundee United 
Numara: 7

Dundee’de kağıt üzerinde en potansiyelli ve kariyerinde anlamında başarılı işler yapmasını beklediğim futbolculardan biri Russell. Dundee United’ın alt yapısında çıkma ve bu sezonu da dahil edersek üç sezondur iyi sezonlar geçiriyor. Bu sezon 3 gol atmayı başaran Russell geçen sezon 9 gol 7 asistle oynamıştı.
Etkili sol roketi ,  sahip olduğu yetenekler ile Premier Lig kulüplerininde dikkatini çekmiş olan Russell ile Everton yakında ilgileniyor.

 
İsim: Gary Mackay-Steven 
Doğum: 31 Nisan 1990 
Doğum Yeri: Thurso , İskoçya 
Takım: Dundee United 
Numara: 11

Yine Dundee ‘ den bir yetenek. Gary Mackay – Steven..
Liverpool alt yapısı ürünlerinden biri olan olan Steven , 2011 yılında Dundee’ye geçmiş ve baya da iyi performans göstermiş.
Etkili oyunu , adam eksiltebilen ve birebirde çok başarılı bir oyuncu olan Steven için endişem biraz tribünlere oynaması. Çalım atarken vb. durumlarda işin görsel yönüne kaçıyor.
Bu arada kendisi sakatlanmış , geçmiş olsun dileklerimizi de yolluyoruz.

İsim: Leigh Griffiths 
Doğum: 20 Ağustos 1990 
Doğum Yeri: Edinburg  , İskoçya 
Takım: Hibernian 
Numara: 9

İskoçya Premier Ligi’nin gol krallığında zirveye oynayan , Wolves’un iki yıldır Hibernian’a kiraladığı 22 yaşında forvet Leigh Griffths , bu sezon Hibernian’ın yükselişindeki en büyük paya sahip desek yanlış olmaz herhalde. İdeal bir hücum oyuncusu özelliklerini barındıran Griffiths , sezon sonu Wolves’a dönecek. Solbakken’in gelecek sezon onu kadroda bulunduracağını düşünüyorum.

İsim: Barrie McKay 
Doğum: 30 Aralık 1994
Doğum Yeri: Paisley  , İskoçya 
Takım: Rangers 
Numara: 10

Yenilenen Rangers’da forma şansı bulmaya çalışan 94 doğumlu genç bir futbolcu Barrie McKay…Ally McCoist Ekim ayının ortalarına geldiğimiz şu günlerde 1067 dakika süre verdi ona tüm karşılaşmalarda. Sezonun ve kariyerinin ilk lig maçında düzgün bir vuruşla takımının ilk golünü attı. Fiziği,koşu tekniği aynı Miroslav Stoch...Toplamda bu sezon 2 gol 4 asisti var.


Bunun yanında Celtic’ten Anthony Watt , James Forrest gibi isimlere de dikkat çekiyorum.

                                                                                                       

21 Ekim 2012 Pazar

İrlanda'da 2012 Sezonunu Bitirirken...




Bir sezonu daha bitiyoruz İrlanda’da…Bilindiği üzere geçen hafta Sligo Rovers ligin bitimine 2 hafta kala şampiyonluğu garantilemişti. Uzun süre zirvedeler kaldılar ve sonunda mutlu sona ulaşıp iki yıllık Shamrock hanedanlığına son verdiler.

Bu haftaki sonuçlar üzerinden ligin genel bir değerlendirmesini yapacak olursak ;
                                                                                                                                               
Shamrock , UCD'yi 2-1 ile geçti. Kötü bir sezon oldu onlar adına. Bir türlü yakalanmayan istikrar nedeniyle istenilen yere gelinemedi. Özellikle iç sahadaki basit puan kayıpları bu durumun baş sebeplerinden biri oldu.
Cuma akşamı UCD maçında son kez sahasına , Tallaght Stadyumu'na çıkan Gary Twigg attığı iki golle taraftarlarının son kez selamladı. Dört yıllık Rovers kariyerine 3 gol krallığı sığdırmış olacak bir sürpriz olmazsa. Portadown'a transfer söylentileri çıktı ama ne kadar doğru bilinmez , sanırım biraz bekleyeceğiz bu konu için.

Şampiyon Sligo Rovers , Drogheda karşısında 2-1 mağlup oldu. Geçtiğimiz senelerde düşme hattında görmeye alıştığımız bordo-mavililer bu sezon inanılmaz bir çıkış ile ligi ikinci sırada bitirmeyi garantiledi. Bu da Avrupa Ligi demek...Ayrıca İrlanda Lig  Kupası finalinde Shamrock’u mağlup ettiler 3-1 skorla ve kupayı müzelerine götürdüler , harika bir sezonu geride bırakıyorlar.

Avrupa Ligi'ne katılacak son takım St.Patrick's ya da Shamrock olacak. Üç puan fark var arada son hafta önce ama St.Patrick's buradan vermez bileti artık düşünüyorum. Shamrock ise kötü sezonu geride bırakıyor. Gary Twigg'in ayrılması da çok büyük eksiklik olacak bakalım kim gelecek oraya transfer olarak.

Golcüsü Zayed’i İran’ın transfer olması baya etkilemiş olacak ki Derry City eski gücünde değil. Geçen sezon şampiyonluk yarışı veren takım bu sezonu ortalarda bitirdi. Geçen sezon 63 gol atan takımın bu sezon sadece ‘’ 36 ‘’ gol atması zaten bazı şeyleri açıklıyor. Fakat onlarda FAI Cup finaline çıktılar , rakipleri St.Patrick’s olacak. 2011 UEFA Finali’nin oynandığı Aviva Stadyumu’nda oynanacak yüksek ihtimal maç. Güzel seyirci topluluğu önünde , zevkli maç olacaktır. Bu tür maçlar İrlanda’daki taraftar potansiyelinin çıkması açısında  çok iyi oluyor.

Eski günlerinden uzak olan ve sanırım ekonomik problemler nedeniyle zor günler geçiren Dundalk ise bu sezon ligden düşen ekip oldu. Bir türlü toparlayamadılar ve durum buraya kadar geldi.

UCD'ye de özel bir tebrik yollamak lazım. Rezil bir sezona giriş yaptılar ki 19-20 maçta sadece iki galibiyet alabilmişlerdi. Fakat son 10 maçta aldıkları 7 galibiyet ve müthiş form onları buraya kadar getirdi ve ligde kaldılar.

Gol kralı başta sürpriz olmazsa dediğimiz gibi %99 ihtimalle Gary Twigg olacak. 20 gole ulaştı dün akşam attığı iki gol ile ve en yakıbı Danny Nort'a 5 gol fark attı. North'ta bilindiği üzere sezonu kapatmıştı. Bu demek oluyor ki son hafta öncesi gol kralı hemen hemen belli oldu. Twigg'de Mart - Haziran arası 15 gole yakın attı diye hatırlıyorum fakat ondan sonra 3-4 golü geçemedi. O periyodu iyi geçirseydi kırılması zor bir rekoru elde edebilirdi.

Bir parantezde Quigley'e açalım , Sligo'nun şampiyonluğundaki baş faktörlerden biriydi özellikle Nort'uh sakatlığından sonra sazı aldı.

Sezonun en iyi görüntüsü : https://www.youtube.com/watch?v=wB4bHI_u9Zg
4.20'deki gol ve sevinç...

Scout Not Defteri - Güney Amerika Elmasları






İsim: Diego Fagundez
Doğum: 14 Şubat 1995
Doğum Yeri: Montevedio , Uruguay
Takım: New England
Numara:14

Amerika semalarında New England’da forma koşturuyor genç delikanlı , blogda yaklaşık 1 sene önce kaleme aldığımız isimlerden biriydi. 95 doğumlu Fangudez’in yaklaşık 2 sezondur profesyonel futbol oynadığını söyleyelim. Geçen sezondan beri çok ciddi şanslar buluyor ve son son 7 maçın 6’sında 11’de çıkma şansı bulan Fagundez dük akşam 25 metreden attığı gole ile takımına üç puanı getiren golü attı. Yaşıtlarının aksine ciddi maç tecrübesini kazanan Uruguaylı tekniği ile dikkat çekiyor , gelecekte skora katkı katkı yapan orta sahaların arasında en iyilerinden olacağını düşünüyorum.


İsim: Ramon Fernandez
Doğum: 13 Kasım 1984
Doğum Yeri: Formosa , Arjatin
Takım: O'Higgins
Numara: 10

Apertura’da müthiş bir performans sergileyip , finale kadar çıkan hatta son saniyelerde golü yemese şampiyon olacak O’Higgins takımının en önemli parçalarından biriydi Ramon Fernandez. Altı gol ile katkı vermişti. Adeta hücumun dinamosu olan isimlerden biri. Pablo Batalla’ya benzer oyun yapısı  ( fiziği daha iyi fakat teknik oalrak ondan kötü ) ile takımın en önemli silahı. Duran toplarda başarısı , mücadelici yapısı  ile çok dikkat çekiyor. Belki de tek handikabı yaşı…





İsim: Adrian Centurion
Doğum: 19 Ocak 1993
Doğum Yeri: Avellaneda , Arjantin
Takım: Racing Club  
Numara: 26

Racing Club genç oyuncu havuzundaki en yetenekli oyuncularından biri. 19 yaşındaki futbolcu her iki kanatta oynayabiliyor ve bu sezon 11 maçta sahaya ilk on birde çıktı.
Adam geçmedi etkinliği ile geleceğin Di Maria’sı olarak lanse edilen Centurion’dan gelecekten çok söz edeceğimizi söyleyebiliriz. Ayrıca Arjantin U-20 kadrosunda yer alıyor.


İsim: Sebastiam Jaime
Doğum: 30 Ocak 1987
Doğum Yeri: La Plata , Arjantin
Takım: Union Espanola
Numara: 23

Aslında çok fazla izlediğim bir oyuncu değil Jaime. Espanola maçlarını daha çok Rubio odaklı izlediğimiz dönemlerden aklımızdan kalan isimleden biri. Fakat yükselen formunun üzerine yazma gereği duydum. 1,80 boyuyla kafa vuruşu özelliği gayet iyi ve yeterince hız özelliğine sahip olan Jaime formuyla dikkatleri üzerine çekiyor. Henüz 25 yaşında ve Avrupa’ya transfer yapabilir. Bakalım…

İsim: Martin Omar Bravo
Doğum: 19 Eylül 1986
Doğum Yeri: Santa Fe , Arjantin
Takım: UNAS Pumas
Numara:10

Falcaogillerden bir forvet. Tıpa tıp Falcao..Sadece onun 2 seviye aşağası. Son vuruşları , iyi mücadeleci. Kaliteli forvet her ne kadar gol sayısı düşük olsa da…İzlediğim maçlarda çok beğendiğimi söylemeyelim. Dört senedir Pumas’ta oynuyor , belki de büyük transfer yapamamasının en büyük nedeni gol sayısındaki düşüklüktür.

7 Ekim 2012 Pazar

Scout Not Defteri 31 - Luciano Vietto

İsim: Luciano Dario Vietto
Doğum: 5 Aralık 1993
Doğum Yeri: Arjantin , Cordoba  
Takım: Racing Club  
Numara: 36

Racing Club ' ın sağlam bir genç potansiyeli var mevcut kadrosunda. Zuculini 'den tutun Centrion'a kadar çok iyi potansiyelli futbolcular var. Bunlardan biri de 93 doğumlu Luciano Vietto. San Martin maçıyla tanıdık onu. Müthiş bir performans sergilediği gece de yaptığı hat-trick ile dünyaya adını duyurdu genç oyuncu. Son vuruşlardaki başarısı , oyuna katkısı ile alkış aldı. Racing Club tarihinin en genç hat-trick yapan oyuncusu oldu.

Dünde takımının Colon deplasmanında galibiyet dönmesini sağlayan usta bir vuruşla takımını öne geçirdi. İlk izlediğimizde de demiştik. İyi futbolcu , iyi potansiyel. Fizik olarak biraz daha giderse yırtıcı bir hücum oyuncusu olacak bana göre...İzlemeye devam. Sadece Vietto değil. Centrion , Zuculini... Racing Club iyi takım...

5 Eylül 2012 Çarşamba

Saygı...


24 Ağustos 2012 Cuma

Championship'te Yeni Sezon - 1


Championship'te yeni sezon başladı.İki hafta geride kaldı.
Sezon başlarken takımlar hakkında küçük bilgiler paylaşalım dedik.

BARNSLEY

Geçen sezonu düşme hattının hemen üstünden bitirerek ligde kalmayı başaran Barnsley,İpswich’ten sonra ligin en çok gol yiyen ekibi olmuştu.125 yıllık tarihinde bir çıkıp bir düşen bir takım görünümde olan Barnsley’in çok ilginç ama bir o kadarda güzel logosu dikkatlerden kaçmıyor.
Bu sezonki transferlerden en göze batanı şüphesiz Mido oldu herkes için.Her ne kadar eski performansından uzak olsada,ada futbolunu bilmesi de sebebiyle iyi katkı verecektir.Fakat Mido,Docncaster ile oynanan hazırlık maçında sakatlandı.Bunun üzere bir diğer forvet,son zamanlarda kısa süreli kontratlar yapılmış Marlon Harewood transfer edildi.
Liverpool alt yapısında çıkma 18 yaşındaki Toni Silva’da bu sene ciddi şans bulacak gibi.

Takımdan ayrılan oyunculara baktığımızda 22 yaşında olmasına rağmen 100 Barnsley maçına çıkan,geçen sezon 5 gol 7 asistle oynayan Butterfield ,takımın geçen seneki en golcü oyuncularından Andy Gray ve David Cotterill en önemli isimler olarak göze çarpıyor.

Bu sezon takımda genç oyuncuları daha sık görebiliriz.Geçen sezon 19 yaş ve altı dört oyuncu şans bulurken,takımın yaş ortalaması 25.

Gelenler :

Marlon Harewood ( Nottingham Forest’tan )
Tomazs Cywka ( Reading’den )
Toni Silva ( Liverpool’dan )
Ben Alwick ( Tottenham’dan )
Mido ( Zamanlek’ten )
Lee Collins ( Port Vale )
Jacob Melis

Gidenler:

Nathan Doyle ( Bradford )
Daivd Cotterril ( Doncaster )
Andy Gray ( Leeds )
Jacob Butterfield ( Noriwch )
David Preece
Jay McEveley ( Swindon )
Alastair Taylor


BIRMINGHAM

Geçtiğimiz sezonu dördüncü sırada bitirip play-off oynama şansı kazanan ve yarı finalde Blackpool’a yenilip Premier Lig’e çıkma umutları geçen sene için sona eren Birmingham,bu sezonda zirve adaylarından biri olarak göze çarpıyor.
Ligin yaş ortalaması olarak en yüksek sayısına sahip Birmingham,teknik direktörü Chris Hughton’ın Norwich’e gitmesinin ardından teknik direktörlüğe yedi senelik Newcastle deneyimi olan ve geçen sene Huddersfiel’ı Championship’e taşımış Lee Clarck’i getirdi.

Transfer döneminde en göze batan transferleri geçen sene Crystal Palace’te çok iyi performans sergileyen ve Manchester United’a karşı kupada çok iyi bir oyun ortaya koyan Darren Amberos oldu.Bunun yanında yılların golcüsü Peter Loverkands’ı da transfer ederlerken,geçen WBA’da kiralık forma giyen Foster’ın bu sezon bonservsinide verdiler.Zaten Jack Butland gibi İngiltere futbolunun yeni göz bebeği bir kaleci varken,Foster’dan 5 milyon euro kazanmak çok iyi iştir.Bunun yanında Cardiff’e transfer olan genç orta saha Jordan Mutch bir diğer takımdan ayrılan isim.

Gelenler :

Ravel Morrison ( West Ham )
Darren Ambrose ( Crystal Palace )
Hayden Mullins ( Porstmouth )
David Lucas ( Rocdale )
Peter Lövekrands ( Newcastle )

Gidenler :

Andy Sammons ( Hereford )
Graham Hutchinson ( Lincoln ) Kiralık
Ben Foster ( WBA )
Jordan Mutch ( Cardiff )
Luke Hubbis ( Telford )
Enric Valles
Cian Hughton
Caleb Folan


BLACKBURN ROVERS


Geçen sezon Premier Lig’den düşen ekiplerden biri olan Blackburn kağıt üzerinde ligin en kaliteli kadrolarından birine sahip en çok parayı harcayan takımlardan biri konumundalar.
3.8 milyon euroya Newcastle’dan Leon Best’i kadrosuna katan Blackurn,1.9 milyon euroya Fulham’dan Dickson Etuhu’yu transfer etti.Yaşlı kurtlar 35’lik Murphy ve 36’lık Nuno Gomes ile Galatasaray’dan kiralanan Kazım Kazım ile bu sezon çok enteresan bir takım olacağını sinyalarini verdi Blackburn.
S
Pedersen,Dunn,N’Zonzi gibi isimler takımda kalırken geçen sezon küllerinden doğan Yakubu,QPR’ye transfer olan Hoillet takımdan ayrılan en önemli isimler.

Gelenler :

Kazım Kazım ( Galatasaray ) Kiralık
Dickson Etuhu ( Fulham )
Fabio Nunes ( Portimonense )
Nuno Gomes ( Braga )
Leon Best ( Newcastle )
Danny Murphy ( Fulham )
Paulo Jorge ( Porto )

Gidenler :

Myles Anderson ( Aldershot )
Nick Blackman ( Sheffield United )
Jordan Slew ( Oldham ) Kiralık
Matthew Pearson ( Rodchale )
Junior Hoillett ( QPR )
Yakubu ( Guangzhou )
Herold Goulon
Vince Grella
Michel Salgado


BOLTON

Geçen sezon ligde düşmesine rağmen teknik direktörünü değiştirmeyen takımlardan biri olan Bolton’da bu sezon değişim rüzgarları yaşandı.Birçok isim takım ayrılırken bunların üzerine 1-2 takviye yaptılar.Geçen sezon ligin en çok yiyen ekiplerinden biri olan Bolton Leicester’ın başarılı savunma oyuncusun Matt Mills’i 2.5 milyon euroya transfer etti.Jaaskelainen’in West Ham’a gitmesinin ardından kaleci rotasyonu daralan Coyle,Leeds’ten Andy Lonergan’ı takıma kattı ki Bogdan ile korurlar bu sezon kaleyi.
Geçen seneyi WBA ve İphwich’te ( 9 gol attı ) geçiren Keith Andrews ve Arsenal ayrılan Benik Afobe takımın diğer transferlerinden.Tuncay’ın kiralık sözleşmesi de bitti.

Bu arada Fabrice Muamba futbol bıraktı,bu notuda hatırlatalım.

Bakalım bu sezon merakla beklediğimden takımlardan biri Bolton nasıl bir performans sergileyecek,ilk sezonunda zirveyi zorlayabilecek mi ?

Gelenler :

Benik Afobe ( Arsenal ) Kiralık
Andy Lonergan ( Leeds )
Matt Mills ( Leicester )
Keith Andrews ( WBA )
Joe McKee ( Burnley )

Gidenler :

Marck Connolly ( Crawley )
Reo Coker
Paul Robinson
Gretar Steinnson
Robbie Blake ( Doncaster )
Rhys Bennett ( Rochdale )
Ivan Klasnic
Sean Davis
Ricardo Gardner
Topa Obadeyi ( Rio Ave )
Jaaskelainen ( West Ham )
Tom Eckersley ( Accrington )



CARDİFF

Yıllardır yüzüp yüzüp karaya işin kuyruğuna gelip son maçlardan kaybeden bir takım Cardiff.Olmuyor bir türlü,ve bir şekilde eleniyorlar. Geçtiğimiz sezonda play-off’lara kalmışlar fakat West Ham’a elenmişlerdi.
Bu sezona yaptıkları yatırımlar ile daha iddialı girdiklerini söylemek gerekir.
MacKay’ın ve öğrencileri bu akşam Huddersfield maçıyla sezona merhaba diyecekler.

Yeni transferler içerisinde birçok kişiyi heyecanlandıran bir isim var.O’da Koreli Kim Bo.
Hiç izlemedim fakat oyuncu hakkında söylenenler çok iyi. Devam eden Japonya Ligi’nde 9 gol 4 asistle oynadı ve bu yaz transfer döneminde adaya düştü yolu.
Diğer merak ettiğim transfer Ettien Velikonja.
23 yaşındaki Slovenyalı santrafor 23 yaşında olmasına rağmen 150’den fazla profesyonel maça ve çıktı milli takım formasınıda terletmekte.

Ayrıca Craig Bellamy tekrar evine döndü ve takıma katıldı. Geçen sene zaman zaman sıkıntı yaşayan Cardiff için bir isim olacak. Nitekim Heidar Helguson ve genç orta saha Jordan Mutch transferiyle zaten kadrosunda Whittingham,Gunnarson gibi çok iyi isimleri barındıran Cardiff’in bu sezon Premier Lig’e çıkacağını düşünüyorum.

Gelenler :

Bellamy ( Liverpool )
Helguson ( QPR )
Bo ( Cerezo Osaka )
Velikonja ( Cerezo Osaka )
Jordan Mutch ( Birminghm )
Joe Lewis ( Peterborough )

Gidenler :

Paul Quinn ( Doncaster )
Anthony Gerrard ( Huddersfield )
Tom Heaton ( Bristol City )
Kenny Miller ( Vencouver Whitecaps )
Aaron Wildig ( Shrewsbury )
Lee Naylor,Jonathan Meades,Jordan Santiago,Ibrahim Farah,Alex Evans
Jon Parkin ( Fletwood )

WOLVES

Maziyi arayan takımlardan biri olan Wolverhampton Wanderers sezona Kuzey ekolü ile başlıyor. Kopenhag’da harika işler yapan,geçen sezon Köln’de ise tam tersi durumla karşı karşıya kalan Stale Solbakken kurtların bu sezonki teknik direktör olacak.
İngiltere’de en sevdiğim takımlardan biri olan Wolves transfer döneminde adı sıkça duyulan kulüplerden biri.
Solbakken’in geçen sene Köln’den öğrencisi Peszko,Lilleström’den transfer edilen 91 doğumlu transfer Sigurdarson ve Rennes’den kiralanan Doumbia’yı transerleri göze çarpıyor.

Bunun yanında şuana kadar Kigthly’yi Stoke City’ye,Sam Vokes’u Burnley’e , Guedioura’yı Nottingham Forrest’a satarak beş,beş buçuk milyon euor civarında gelir elde eden Wolves’da takımın en iyi oyuncuları Matt Jarvis ve Steven Flecther’ın adı sıkça transfer söylentileriyle anılmakta.Öyle ki iki oyuncu içinde 10-15 milyon poundluk teklifler geldi ve bu tekliflerin birçoğunu reddeti Wolves .Ve en son okuduğumda transferler listesine konulmuşlardılar.
Bu iki oyuncunun transferi gerçekleşirse , transfer dönemi için yeni başlayacak Wolverhampton için.


Gelenler :

Peszko ( Köln ) Kiralık
Tongo Doumbia ( Rennes ) Kşralık
Björn Sigurdarson ( Lilleström )
Frenk Nouble ( West Ham )
Jamie Tank ( Wallsall )

Gidenler :

Michael Kightly ( Stoke )
Cassidy ( Tranmare )
Sam Vokes ( Burnley )
Adlene Guedioura ( Nottingham Forrest )
Liegh Griffiths ( Hibernian ) Kiralık
Mendez ( Peterborough )
Ashley Hemmings ( Walsall )
Louis Harris ( Wimbledon )
James Spray ( Telford )


LEİCESTER

Taylandlı yatırımcılar sayesinde transferde önemli paralar harcıyan fakat geçen sezon istenilen başarıyı elde edemedi Leicester ki play-off’a bile kalamadılar.
Bu sezon ise Bamba,Matt Mills,John Paintsill ve Peltier gibi savunma elemanları kaybederek başlıyorlar. Yerlerine gelen oyuncular Manchester United’dan ve Football Manager’den tanıdğımız Ritchie de Laet,Norwich’ten Zak Whitbread. Açıkçası mevcut kadoryada bakınca ve uzun maratonu düşündükçe savunma takviyesi gerekli gibi.

Bunun yanında futbolseveleri asıl heyecanlandıran isim Anthony Knockaert.
Geçen sezon Guingamp formasıyla Ligue 2’de çok iyi işler yapan genç oyuncuyu bu sezon mavi forma altında izleyeceğiz.Bunun yanında Fletwood formasıyla Conference ligde otuzun üzerinde gol atan ve hafta içi kupa maçında da golünü atan Jamie Vardy’yi merakla bekliyoruz.

Gelenler :

Anthony Knockaert ( Guinghamp )
Zak Whitbread ( Norwich )
Makro Futacs ( Portsmouth )
Ritchie de Laet ( Manchester United )
Matty James ( Manchester United )
Jamie Vardy ( Fleetwood )

Gidenler :

John Paintsil ( Hapoel )
Lee Peltier ( Leeds )
Steve Howard ( Hartlepool )
Chris Weale ( Shrewsbury Town )
Matt Mills ( Bolton )
Oliver Norburn ( Bristol Rovers )
Sol Bamba ( Trabzonspor )
Franck Moussa , Darius Vassel , Elliot Chamberlein


MİDDLESBROUGH

Geçen sezonu yedinci sırada bitirerek play-off oynama şansını kaçıran Middlesbrough bu sezon kağıt üstünde ligin en değerli takımlarından biri. Premier Lig’de görmeye alıştığımız takım bir türlü çıkamadı Championship’ten.
Transfer anlamında pekte aksiyon olmadı onlar adına.Emnes,McDonald ve Tomson gibi oyuncular takımdalar. Fakat bu sezon özelinde diğer takımları bakınca play-off potası için işlerinin çok zor olduğunu söylemek yanlış olmaz herhalde.

Gelenler :

Mustapha Carayol ( Bristol Rovers )
Hayson Leutwiler ( Basel )
George Friend ( Doncaster )
Woodgate ( Stoke City )
Leadbitter ( Ipswich )
Emmanuel Ledesma ( Walsall )

Gidenler :

Tony McMahon ( Sheffield United )
Jonathan Grounds ( Oldham )
Jonathan Franks ( Hartlepool )
Barry Robnson ( Vencouver Whitecaps )
Malaury Martin , Matthew Bates , Bartholomew Ogbeche , Danny Coyne


HULL CITY :


Geçtiğimiz seneyi sekizinci sırada bitiren bir Hull City var.Az gol atan az gol yiyen takımlara direk örnek verebiliriz onlara.Ligin en az gol yiyen ikinci takımı olmalarına rağmen,en az gol atan dördüncü takımı durumundalar.Savunmayı iyi yapmalarının yanında gol problemini aştıkları takdir de çok daha iyi durumda olacakları kesin.
Bu durumu değiştirmek istedikleri yaptıkları transferler ile belli ediyor.
Sone Aluko…
Blogda,twittterda çeşitli platformlarda çokça bahsettik bu adamdan.Rangers’ın geçen sene ayakta kalmasını sağlayan futbolculardan biriydi yaptığı çıkışla.Yeni sezonda turuncu-siyah formayı giyeyecek. Rangers’da birden parladı,bakalım bu parlama saman alevi gibimi olacak,yoksa sürekliliği sağlayacak mı ?

Bunun yanında yeni transferlerden biride Alman golcü Nick Proshwitz geçen sene Bundesliga 2’de üç oyuncuyla birlikte gol krallığında aynı sırada yer alan isimdi. Proshwitz,İngiliz golcü Matt Fryatt ile gol yükünü çekecek gibi görünüyor takımın.


Gelenler :

Alex Bruce ( Leeds )
Sone Aluko ( Rangers )
Abdoulaye Faye ( West Ham )
Nick Proschwitz ( Paderborn )
Eldin Jakupovic ( Aris )

Gidenler :

Sonny Bradley ( Aldershot ) Kiralık
Richard Garcia ( Melbourne Heart )
Kamel Ghilas ( Stade Reims )
Kevin Kilbane ( Coventry )
Will Atkinson ( Bradford )
Rob Peet ( Hinckley United )
Dele Adebola ( Rochdale )
James Harper ( Hungerford Town )
Mark Cullen ( Bury )
Adriano Basso ( Futbolu bıraktı )
Gavan Holohan


BLACKPOOL


Blackpool deyince benim aklıma gol geliyor. Premier Lig’de böyleydi,Championship’te böyle. İki sene önce play-off finalinde Wembley’de Cardiff’i yenip Premier Lig vizesi almışlardı. Geçtiğimiz sezonda yine play-off finaline çıkmalarına rağmen bu sefer West Ham’a yenilerek bu şansı kaçırdılar.
Ian Halloway ilginç bir teknik adam.Yine enteresan bir takım ortaya çıkaracaktır.

39 yaşında olmasına rağmen geçen sezon takımın gol yükünü rakip ağları 16 kez sarsab Phillips’i bu sezonda sıkça izleceğiz gibi. Takımın bir başka Phillips 21 yaşındaki Matt iyi bir sezon geçirmesini beklediğim isimlerden biri takımda.

Genellikle giden oyuncuların yerine takviye yapıladı. En dikkat çeken isimler Dundee’den gelen Scott Robertson ve Hercules’ten gelen Tiago Gomes…


Gelenler :

Alberto Noguera ( Atletico Madrid )
Adda Djeziri ( Viborg )
Scott Robertson ( Dundee United )
Tiago Gomes ( Hercules )
Isaiah Osbourne ( Hibernian )
Jake Caprice ( Crystal Palace )

Gidenler :

Roman Bednar ( Sivasspor )
Matt Hill ( Sheffiled United )
Keith Sothern ( Huddersfield )
Stephen Husban ( Dunfermilne )
Brett Ormerod ( Wrexham =
Lomana LuaLua ( Karabükspor )
Daniel Bogdanovic


NOTTINGHAM FORREST

Geçtiğimiz sene zirve hattı yerine düşme hattında gördüğümüz yılların kulübü Nottingham Forrest bu sezona yenik tenik direktörleri Steve O’Driscoll ile sezona başlıyor. 55 yaşındaki teknik adamın kariyerinde Bournemouth,Doncaster,Crawley tecrübeleri var.

Takım bu yaz için en önemli gelişme kulübün yeni sahiplerinin Kuveytlilerin olması oldu herhalde.Kuveytli Al-Hasawi ailesi kulübü satın aldı.

En flaş transferleri İrlanda Milli Takımı ve WBA’nın forvet oyuncusu Simon Cox oldu.25 yaşında forvet oyuncusunu 2.5 milyon euroya kadrolarına kattılar.

Şunu da söylemek lazım,takım birçok futbolcu ayrıldı.
Marlon Harewood,Paul Anderson,Joel Lynch,Luke Chambers ve 3 milyon euroya Reading’in yolunu tutan Chris Gunter ayrılan bazı isimlerden.


Gelenler :

Sam Hutchinson ( Chelsea ) Kiralık
Simon Cox ( WBA )
Daniel Ayala ( Norwich )
Danny Collins ( Stoke City )
Adlene Guedioura ( Wolves )
Simon Gillet ( Doncaster )
Dan Harding ( Southampton )
BURNLEY :

Geçen sezon altmış iki puan toplayarak 13.sırada bitiren Burnley bu sezon genç golcüsü Jay Rodriguez’den mahrum kalacak. Rodriguez’i 7.5 milyon pound dolaylarında Southampton’a verdiler.

Lancashire bölgesi ekiplerinden biri olan Burnley’i 2011 yılından beri 33 yaşında Eddie Howe çalıştırıyor..

İki sezon önce düşktükleri Premier Lig’e tekrar çıkabilecekler mi bilinmez yinede bu ligin iyi takımlarından oldukları kesin. Fakat başta dediğimiz gibi Jay Rodriguez’i ağrılayacaklar bu sezon bana göre. Sam Vokes’u transfer ettiler,fakat ne kadar yararlı olur o da bilinmez…
Bekleyip göreceğiz.

Derby’den transferleri Hason Shackell’a da kaptanlık verildi.


Gelenler:

Brian Stock ( Doncaster )
Sam Vokes ( Wolves )
Joseph Mills ( Reading )
Jason Shackell ( Derby )
George Porter ( Leyton )
Luke O’Neill ( Mansfield )

Gidenler :

Tom Anderson ( Barrow ) Kiralık
Joe Jackson ( Barrow )
Jay Rodriguez ( Southampton )
Joe McKee ( Bolton )
Alex-Ray Harvey ( Barrow )
David Lynch , Brian Easton , Andre Amougou , Dominic Knowles , Clarke Carlisle .


LEEDS UNİTED

Leeds United ilginç takım vesselam. İki sene önce kupa maceraları hala akıllardayken geçen sene 90+11’de attıkları gol ile yine enteresan bir şekilde hafızalara kazındılar.
Geçen sezonu 61 puanla 14.sırada tamamlayan Leeds United’da geçen sezon takımın gol yükünü çeken Ross McCormack’tı.Bunun yanında dört senedir Leeds formasını terleten ve benim en beğendiğim futbolculardan biri olan Snogdrass’ı bu sezon Norwich’te izleyeceğiz.
Takımın en büyük eksiği bu.

Başta Portsmouth’tan olmak üzere birçok transfer yaptı Leeds United. David Norris , Jason Pearce , Luke Varney , Jamie Ashdown olmak üzere dört futbolcu geldi Pompei’den.
Bunun yanında yılların tecrübesi,bir türlü eski günlerine dönemeyen El Hadji Diouf’u da Leeds United’da izleyeceğiz bu sezon.

Gelenler :

El Hadji Diouf ( Doncaster )
Lee Peltier ( Leicester )
David Norris , Jamies Ashdown , Luke Varney , Jason Pearce ( Porstmouth )
Paddy Kenny ( QPR )
Rodolp Austin ( Brann )
Andy Gray ( Barnsley )
Paul Green ( Derby )

Gidenler :

Bily Paynter ( Doncaster )
Andrew O’Biren ( Vencouver Whitecaps )
Alex Bruce ( Hull City )
Robert Snodgrass ( Norwich )
Andy Lonergan ( Bolton )
Adam Clayton ( Huddersfield )
Maik Taylor ( Millwall )
Mikael Forsell , Danny Webber


WATFORD

Geçe sezonu 11.sırada bitiren Watford’da bu sezon yeni bir sayfa açılıyor.
İtalya Pozzo ailesinin satın almasıyla ( aynı zamanda Pozzo ailesi Udinese ve Granada kulüplerininde sahibi ) büyük değişime giden Watford’da ilk olarak teknik adam görevine Gianfranco Zola getirildi.

Transferlerin çoğu da Granada ve Udinese’den kiralık olarak geldi zaten. Bu iki takımın dışın QPR’den Fitz Hall ve Arsenal’dan 35 yaşında kaleci Almunia diğer transferlerde.
Bakalım nasıl bir performans sergileyecekler merakla bekliyoruz bu sezon.

Gelenler :

Alex Geijo,Matej Vydra,Almen Abdi,Leo Beleck ( Udinese )
Ikechi Anya , Daniel Pudil ( Granada )
Manuel Almunia ( Arsenal )
Fizt Hall ( QPR )



CRYSTAL PALACE

Geçtiğimiz sezon Carling Cup’ta yarı finale kadar çıkıp Cardiff’e elenen Crystal Palace geçtiğimiz sezonu 17.sırada bitirmişti.
Wilfried Zaha gibi albenisi yüksek,genç bir oyuncuyu daha transfer sezonu bitmese bile kadrosunda tutmayı başaran Crystal Palace’ta çok cidd isimler takımdan ayrıldı.

Bunların başında iki genç oyuncu Nathaniel Clyne ve Sean Scannell gelmekte. Henüz 21 yaşında olmasına rağmen 130’un üzerinde profesyonel lig maçına çıkan Sean Scannell,ligin yeni ekiplerinden Huddersfiel’ın yolunu tutarken Clyne’de Premier Lig’in yeni ekibi Southampton’a transfer oldu. Ayrıca takımın geçen sezonki en önemli isimlerinden başı çeken Darren Ambrose Birmingham ile sözleşme imzalarken,Anthony Gardner Sheffield Wednesday’e transfer oldu.

Gelenler :

Peter Ramage ( QPR )
Aaron Wilbraham ( Norwich )
Joel Ward ( Porstmouth )

Gidenler:

Nathaniel Clyne ( Southampton )
Lee Hills ( Stevenage )
Darren Ambrose ( Birmingham )
Jake Caprice ( Blackpool )
Sean Scannell ( Huddersfield )
Anthony Gardner ( Sheffiled Wednesday )
Antonio Pedroza ( Monarcas ) Kiralık
Pinney,Holness , Calvin Andrew


Devamı da var.

12 Ağustos 2012 Pazar

Gözlerden Irak Yeni Rangers


Futbol çok enteresan bir oyun. Bundan bir iki ay önce şampiyonluğa oynayan,ülkenin en önemli kulüplerinden aynı zaman dünya üzerinde nam salmış Old Firm'ın üyelerinden biri olan Rangers'ın düştüğü durumu hakkaten insanı üzüyor. Zamanın Rangers'ı kupaları ambargo koymuş,Avrupa'da nam salmış,Ally McCoist gibi büyük golcülerden birini takımında barındırmış bir takım...

Fakat günümüz futbolunda birçok takımın başının belası olan maddi sorunlar bu dev kulübünde yavaş yavaş sonunu getirdi. Borçları nedeniyle kayyuma devredilen takım hakkında düşürelecek mi düşürülemeyecek mi tartışmaları yapılıyordu. Aslında hiçte ihtimal vermiyordum bu duruma. İskoç futbolunun Celtic ile demirbaşı durumunda ve yayın ihaleleri konusunda da Celtic ile en önemli kulüp durumundaydılar. Fakat futbol federasyonunda yapılan oylamada Rangers'ın düşürülmesi yönünde karar çıkmasıyla bir devin çöküşü resmileşmişti.

Kulüp bu durumun ardından doğral olarak tamamen değişti. En başta takımın en gözde oyuncuları birer Ada kulüplerinin yolunu tutarken takımda 4-5 tecrübeli isim fedakarlık yaparak devam etti ,kulübün yeni sahipleri aldıkları kararlar kulübün ismini bile değiştirdi.

Futbolcular gibi fedarkarlık yaparak Rangers'ın başında devam diyen Ally McCoist '' Kalanlarla beraber, hep birlikte bu durumdan çıkmanın yollarını arayacağız ve kuşkusuz ki 140 yıl boyunca türlü zorluklarla boğuşmuş bu tarihî kulüp, bu zorluğun altından da kalkacak." diye açıklama yapsa da işleri gerçekten zor...


Yeni bir kadro,yeni bir yönetim,yeni bir lig... Kısacası her şey yenilendi ve yıllardır aynı sistemde,aynı ligde boy gösteren takım için,taraftarlar için çok zor olsa gerek...

Mesela dün Peterhead ile karşılaştılar. Üçüncü ligde ilk karşılaşmalarıydı. Dört bin kişilik bir stadyumda ki stadyumun karşısındaki evin penceresinde bile maçı izleyenler vardı.Ama Rangers taraftarları takımının yalnız bırakmayıp doldurmuştu stadyumu.

Zor bir karşılaşma oldu onlar adına. Bir kere rakipler ektstra motivasyonla hazırlanıyorlar sana karşı. Sonuçta üçüncü ligte olsa,eski gücünde olmasa da Rangers ile karşılaşıyorsun.

Zaman zaman çok iyi oynadılar zaman oyun üstünlüğünü rakibe verdiler. Maçı kazanabilecek pozisyonları da buldular fakat bunları değerlendiremeyince bir puan ile yetinmek zorunda kaldı mavi-beyazlı ekip.

Ally McCoist üçlü savunmaya sezona başladı. Broadfoot,Bocanegra ve Goian'dan oluşan bir üçlü ile çıktı tüm maçlara. İleri ucu kalabalık tutarak Lee McCulloch ve Lee Wallace gibi kaliteli ayaklarıyla gol bulmayı çabalıyor ki bu iki ismin bu sezon ciddi sayıda gol rakamı yakalayacaklarını düşünüyorum.

Rangers'ın geçirdiği şu zor günlerin belki de en büyük karlarında biri henüz 17 yaşında olan Barrie McKay olacak şüphesiz. McCoist bu sezon ona 10 numarayı vermiş. Dünde ilk lig maçında düzgün bir vuruşla takımının ilk golünü attı. Fiziği,koşu tekniği aynı Miroslav Stoch...Bakalım,neler verecek bu sezon daha.

Bunun yanında Rangers'ın bu maç özelinde beğenmesemde Sandaza ve Cribari transferiyle kadro kalitesi olarak iyice fark oluştu diğer takımlarla. Zaman lazım,takımın oturması,ritmini yakalaması,lige alışması için.


Söylemeden geçmek istemiyorum hafta içi Rangers'ın kupa maçı vardı East Fife ile...
Rangers taraftarı sonuna kadar deyip takımın destekleyip Ibrox tribünlerini doldurdu.Ama işin üzücü tarafı maç yayını bile yoktu. İskoç futbolunun iki devinden birinin oynadığı kupa maçının yayını yoktu...

Uzun lafın kısası şu ki Rangers bu kötü günlerinden ders çıkarıp yeni planlamayla,yeni bir sistemle yola çıkıyor. Efsane takım bir süre gözlerden uzak mücadele edecek,Celtic bir süre düşman kardeşinden uzak kalacak.
Ama futbol bu belki de İskoçya Kupası'nda vb. bir platformda karşıya karşıya gelirler. Böyle bir şey olursa çok enteresan maçlar olacağı kesin...

8 Ağustos 2012 Çarşamba

İskoçya'da İlk Haftanın Ardından...


Rangers'ın olmadığı bir İskoç futbolu düşünürmüydük bundan bir sene öncesine kadar...
O yörenin futbolunu taşıyan iki takımdan biriydi. Ama işte günümüz futbol bu.
Bugün var yarın yok.

İskoçya Premier Ligi cumartesi günü Celtic - Aberdeen maçı ile başladı...

Bulutlu bir Glasgow sabahında Celtic Park tribünleri tamamen dolu bir şekilde ağırladı Aberdeen'i Celtic. Hafiften bir rotasyon var gibiydi. Nitekim Şampiyonlar Ligi eleme maçı var hafta içi.
İyi oynamadılar, bu bir gerçek ama oyun, topa sahip olma bazında üstüntükleri vardı. Aberdeen'in iyi kapanması, ceza sahasında pek pozisyon vermemesi onları uzaktan şutları yönlendirdi. Hooper'ın etkisiz oyunu ve orta sahada önemli isimlerin bu maçta forma giymemesi nedeniyle pozisyon anlamında diğer izlediğim maçlara göre kısır geçti.

Kırmızı-beyazlı ekip Aberdeen ise gayet mütevazi ve akıllı bir karşılaşma çıkardı.İleri uç elemanları biraz daha yetenekli olsa ya da son toplarda başarılı olabilselerde kesinlik skor yapabilirdi bu maç. Bilhassa maçın ikinci yarısının belli kısımlarında çok iyi bir oyun çıkardılar. Celtic tandemde Rogne - Wanyama ikilisi başlamıştı maça ve baya bir sos veriyorlardı. Lennon ikinci yarının ortalarına doğru stoper Wilson'u oyuna alıp Wanyama'yı orta sahaya çekmesiyle doğru bir hamle yaptı ve nitekim daha iyi oynamaya başladı Celtic.

Maçın tek golü ise Commons'tan geldi. Kornerden dönen topta sağ çaprazdan, yerden, etkili olmayan bir vuruş yapan Commons, kalecinin büyük hatasıyla ağlarla buluşunca takımı bir sıfır öne geçiren isim oldu. Golü yiyen kaleci Langfield'da baya da iyi oynuyordu o dakikaya kadar.
Commons'ta takımın en etkili ismiydi Wanyama ile maçta Celtic'in.

Pazar günü ise Avrupa Ligi'nde Dinamo Moskova ile karşılaşan Dundee United sahasında Hibernian'ı ağırladı.
Geçen senenin kupa finalistiydi yeşil-beyazlı takım Hibernian.On futbolcu ile yollarını ayırıp altı yeni isim kattılar kadrolarına. Belli oldu bu değişim zaten. Organize olamadılar bir türlü maçta. Etkili olamadılar.
Rakip Dundee ise maçın başında beri etkili oyununu sahaya yansıttı. Özellikle genç futbolcular Rusell ve Mackay-Steve'in müthiş performansının yanına Daly'ninde iyi oyun eklenince güzel bir oyunla, üç gollü bir galibiyer hediye ettiler taraftarlarına...

Diğer maçlara bakacak olursak sürpriz olarak Motherwell maçını görebiliriz. Açıkçası galibiyet beklerdim Motherwell'den fakat onlarında hafta içi Panathinaikos ile Şampiyonlar Ligi maçları vardı.

Haftanın sonuçları :

Celtic 1-0 Aberdeen
St.Mirren 2-2 Inverness
Kilmarnock 0-0 Dundee FC
Hearts 2-0 St Johnstone
Ross County 0-0 Motherwell
Dundee United 3-0 Hibernian

Futbol Kulübü Blog Üç Yaşında !



Bundan üç sene önce kuruldu bu blog..Sportman nickiyle bildiğimiz Burak Eken tarafından.Güzel yazılarla,iyi şeyler okuttu takipçlerine..
Daha sonra biz geldik.Elimizden geldiğince yazmaya çalışık,çalışıyoruz,devam edeceğiz.
Eylül ayında da benim bloga girişimin ikinci senesi olacak..
200 bin küsür giriş oldu,nice dostluklar edindik,futbolu aktarmaya,kendimizi geliştirmeye çalıştık

Takip eden,okuyan herkese tekrar tekrar sonsuz kere teşekkürler...
Nice yıllara...

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Yeşil-Beyaz Bir Peri Masalı : Ludogorets Razgrad


Aslında bu yazıyı Mayıs ayında yazmam gerekiyordu.O büyülü,o muhteşem sezonun ardından...Ama işte tembellik başa bela bir şey...Ha bugün,ha yarın derken blogdaki eski ritmimizi kaybettik.

Futbolun peri masallarını severim ben.Hiç olmayacak denilen şeyleri yapan,bir kentin,bir kasabanın adeta kalbi olmakla beraber yaptıklarıyla film olacak takımlar her zaman ilgimi çekmiştir..Çok örnekleri var bunun futbol dünyasında.Bu örneklerden biri de Ludogorets Razgrad.

Ludogorets adından da anlaşılacağı gibi Razgrad şehrinin takımı.Razgrad ya da Türkçeyle Deliorman Bulgaristan'ın Kuzey'inde yer alan Türk nüfüsunun en çok olduğu Kırcaali'den sonra Bulgaristan'da en çok Türk nüfusuna sahip şehir.Yaklaşık 38 bin nüfusuyla birçok tarihi anıta ev sahipliği yapan Razgrad pehlivanlar şehri olarak bilinir.Bunun yanında olimpiyatlarda madalya kazandıran haltercimiz Taner Sağır'da Razgrad doğumludur...

Evet Razgrad'ı tanıdık az çok...Gelelim asıl meselesimize.Bulgar futbolunda devrim yapan,yeni bir sayfa açılmasına sebep olan takıma...Yani Ludogorets Razgrad'a...
Bulgaristan A-PFG'de CSKA ve Levski başta olmak üzere Sofya ekiplerinin ezeli üstünlüğün bulunuyor.Bunu son iki yıldır Litex Lovech bozsa da şampiyonluk Sofya dışına ( Litex'i saymazsak ) 2004 yılında Lokomotiv Plovdiv'e,ondan önce ise 1991 yılında Veliko Tarnovo kentinin ekibi Etar takımına gitmişti.

Ludogorets Razgrad bundan üç sene öncesine kadar bizde üçüncü lige denk gelen Bulgaristan V AFG'da mücadele etmekteydi.1945 yılında Razgrad'ın beş takımının birleşmesiyle kurulan yeşil-beyaz renklere sahip ekip 61/62 sezonunda ilk kez ikinci lige çıkma şansı yakalıyordu.Razgrad 2000 ile birleşeten takım bir süre bu isim ile mücadele etti.Daha sonra eski ismine geri döndü.

2009/2010 sezonu ikinci sırada bitirip 34 maçta 26 galibiyet aldıkları sezon aynı zamanda onlarında profesyonel kulübü oldukları sezon anlamına geliyordu,iki sezon sonra yaşayacaklar rüya gibi sezona adım adım yaklaşırken....

Her kulübün,her takımın tarihinde dönüm noktaları vardır.Ludogorets Razgrad için ise şüphesiz 2010 yaz ayı...Bulgar futbolu Litex'in şampiyonluğu ile biten sezonunun ardından yeni bir futbol dönemine hazırlanırken yeni sezonda B PFG'da yani Bulgaristan 2.Ligi'nde boy gösterecek yeşil-beyazlı takımın başına 2010 Haziran ayında henüz futbolu bırakmasının ardından 1 ay bile geçmemiş olan Ivaylo Petev getiriliyordu.
Kariyerinde sonlarına doğru alt lig takımlarında boy gösteren,Litex'te forma giymiş ve dizindeki sakatlık nedeniyle 2009/2010 sezonunda Eter takımında futbol yaşantısını noktalayan 35 yaşındaki genç teknik adamın 2008 yılından Lyubimetz takımında oynarken oyuncu-teknik direktör görevi yapmışlığı vardı. (Ketsbaia gibi ) Profesyonel olarak ilk tecrübesiydi Ludogorets Razgrad...



Fakat kulüp adına asıl önemli gelişme Eylül 2010'da yaşandı.Bulgaristan'ın ünlü iş adamı ve ilaç firması sahibi,bir servete sahip olan Kiril Domuschiev,takımı önceki sponsoru Balkanpharma ilaç şirketinin kapanmasıyla satın aldı.Domuschiev'in kulübü satın alırken amacı Kuzeydoğu Bulgaristan futbolunu geliştirmekti.43 yaşındaki iş adamı Razgrad kentinin sadece futbol kulübüne yatırım yapmadı,aynı zamanda o bölgeye fabrikalar açarak yeni iş olanaklarıda sağladı.

O sezon Bulgaristan B PFG Doğu grubunda oynadığı 24 maçta 16 galibiyet alıp 44 puan toplayan ekip tarihindeki ilk şampiyonluğu yaşıyordu.Aynı zamanda yine tarihinde ilk kez Bulgar Futbolu'nun en üst klasmanında oynama şansını yakalıyordu..

Bu yakalanan başarının ardından CSKA,Levski,Litex gibi devlerle kapışacak olan Ludogorets Razgrad'da hamlelerde gelmeye başlamıştı.Öyle hamleler geldi ki takımı tüm sene boyunca taşıdı.Özellikle Brezilya'dan gelen yabancı oyuncular ve yerli futbolcuların yaptıkları katkı belki başarının en büyük mimarlarından biriydi.Özellike yabancı oyuncularda başarı oranları yüksekti.Zaten Bulgar kulüpleri iyi oyuncular buluyor,özellikle Brezilya'da.Ayrıca bu sezon transfer edilen sol bek Caiçara'yı çok beğendiğimi söylemeliyim.İBB'nin Litex'ten transfer ettiği ve iyi performans aldığı Doka ve Tom'da Brezilya'dan transfer oldu Bulgaristan'a....





Marcelinho...Belki de kulüp tarihinin gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından biri olabilir Stoyanov ve Gargarov ile birlikte.Sadece 120 bin euroya transfer edilen Breziyalı 11 gol ve 3 asist,ortaya koyduğu futbol ile herkesin dikkatini çekti.Gerçekten çok iyi bir futbolcu.Bu sezona da mükemmel başladı.Süper Kupa'da 1 gol ve 1 asistle takımının kupaya uzanmasında büyük katkı koyarken,Dinamo Zagreb ağlarına iki maçta iki gol yolladı.Ama...İşte o kırmızı kartı görmeseydi.Neyse oraya da geleceğiz...
Sağ kanatta inanılmaz işler yapan ve 9 asistle takıma katkı koyan,Marcelinho'dan sonra en çok beğendiğim,Santos çıkışlı sağ bek/kanat Choco,25 yaşındaki Quixada,Zilina'dan transfer Lumobir Guldan takımın en önemli yabancı transferlerinden biriydi.

Bunun yanında iç piyasada,yerli oyuncu hamleleride çok önemli oldu.Özellikle şampiyonlukta gol olarak en çok katkıyı veren,16 gol atan Ivan Stoyanov'un bu sezon kornerden attığı golü de hatırlayalım...



Ayrıca kariyerinin en iyi sezonunu yaşayarak 13 gollü bir katkı yapan Emir Gargarov,bu ligi tanıyan,iyi bir stoper olan ve Litex'ten transfer edilen Alexander Barthe,yine Litex'ten alınan Golubovic,Vaslui'den transfer edilen Stanislav Genchev
ve daha önce milli takım tecrübeside olan Svetoslav Dyakov takımın yerli olarak en önemli hamlelerindendi...



Şimdi olaya şöyle bir bakıyorum da...Yıllar sonra ilk kez üst lige çıkmış bir ekip.Yeni kurulmuş kadrosuyla,devlerin olduğu bir arenada fırtınalar estiriyor.
Şaka gibi ama gerçekten böyle oldu geçtiğimiz sezon.Ligin en çok gol atan ekibi oldular attıkları 76 golle ki bu maç başı iki golü bile geçiyor.Üstüne üstlük yedikler 16 golle ligin en az gol yiyen ekibi oldular.Geriye tecrübeli,ligi bilen futbolcuların transferleri,ileriye transfer edilen Stoyanov,Gargarov,Marcelinho gibi oyuncuların katkılarıyla da gol atmakta zorluk çekmediler.İlk hafta aldıkları beraberliğin ardından sekiz haftalık bir galibiyet serisi yakaladılar.Bu süreçte yedikleri gol sayısı sadece üç !

Sezonun ortalarına doğru bir baya bir sendelediler ki art ardına alınan üç mağlubiyet vardı.Zaten puan puana gidilen zirve yarışında yapılan puan kayıplarının ardından Delev ve Zicu gibi oyuncularını kaybetmesine rağmen Moraes ile vites arttıran ve Mart-Nisan aylarında sadece üç maç kaybeden CSKA puan farkını iyice attı.

Fakat asıl olaydan bundan sonra başladı.29 Nisan'daki Sofya derbisinde iyice oynamasına rağmen 1-0 mağlup olan CSKA o maçtan sonra Botev'i geçsede Minyor deplasmanında kaybedince puan farkı ikiye indi.Yirmi dokuzuncu haftada da iki takımda maçlarını kazanınca iş son haftaya kaldı.



Şimdi düşünün.Size bir futbol filmi yapın desem,içinde inanılmaz bir hikaye yapın desem bu ligin finalinde Ludogorets'i CSKA ile karşılaştırırdınız herhalde.
Öyleydi.Ligin finali,son hafta mücadelesi Ludogorets - CSKA Sofya arasında Ludogorets Arena'da oynanacaktı.Razgrad'ın kartalları Bulgar futbolunda çığır açmak üzereydi.

Bu ligin en önemli maçtan bir hafta öncesi bir başka önemli maça,Bulgaristan Kupası finaline çıktılar.Lokomotiv Plovdiv ile Burgas'da Lazur Stadyumu'nda karşılaştılar.Geriye düşmelerine rağmen süper adam Marcelinho'nun son 15 dakika da attığı iki golle sezonun ilk kupası geliyordu.

İlk kupanın ardından rehavet falan derken hafta içi ligin 29.hafta karşılaşmasında Kaliakra deplasmanından alınan üç puanla iş son haftaya kalmıştı.



23 Mayıs günü Razgrad şehri belki de tarihinin en önemli,en coşkulu günlerinden birini yaşadı.Ludogorets Razgrad,CSKA Sofya karşısında 19.dakikada İvanov'un harika frikik golüyle öne geçip,skoru korumaya başardılar ve tarihlerinde ilk kez lig şampiyonu oldular..Belki de taraftarların hissettiklerini aşağıdaki video daha iyi anlatacaktır...




Yeni sezona da kupayla başladı yeşil-beyazlı ekip.Bulgaristan Kupası'nı kaldırdıkları Burgas Lazur Stadyumun'da yine Lokomotiv Plovdiv'e karşı Marcelinho'nun şov yaptığı karşılaşmadan 3-1 galip ayrdılar ve süper kupayı kazandılar.Özetle üst lige çıktıları ilk sezonlarında tam üç kupayı birden aldılar.

Hani bu kadar başarı,üstünen oynanan iyi oynayan ve ne oynadığını bilen bir takımın Avrupa'da baya bir ilerleyeceğini düşünüyordum.Dinamo Zagreb ile eşleştiler.Çok ama çok şanssız iki maç.Bulgaristan'da ilk maçta Marcelinho ile öne geçmişler,fakat 90+3'de Vida 1-1 yapmıştı skoru.Hırvatistan'daki ikinci maçta iki kez öne geçmelerine rağmen 90+8'de yine Vida'nın golüyle 3-2 mağlup olarak veda ettiler Avrupa kupalarına.Ama belki Marcelinho o kırmızı kartı görmeseydi,oyundan atılmasıydı,Ludogorets son yarım saat 10 kişi oynamasıydı turu geçen taraf olacaklardı.Dayanmaya çalıştılar ama olmadı....


Aslına bakarsınız Petev ve öğrencilerinin gerçekleştirdikleri bu inanılmaz başarının birçok faktörü olabilir.Olayın dışında olduğumuz için net bir şeyler söylemek zor ama Domuschiev'in desteği,Petev'e güvenmesi,yapılan nokta ötesi transferler,takım olgusu,bütünleşme,şehirden gelen destek...Bunlar ve yanına eklenebileek birçok şey olabilir belki de....
Ama şu bir gerçek ki Petev'in önderliğinde bu takımın ismini ileride çok çok duyacağız....

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Scout Not Defteri 30 - Charles Aranguiz


İsim: Charles Aranguiz
Doğum: 17 Nisan 1989
Doğum Yeri: Santiago,Şili
Takım: Universidad de chile
Numara: 20


Şili yeni yeteneklerin bolca bulunduğu çok büyük futbolcu havuzunun olduğu bir futbol bölgesi...Özellikle başta Serie A ekiplerinde Udinese ve Bundesliga takımı Bayer Leverkusen olmaka üzere birçok kulüp burayı keşfetmiş durumdaki zaten keşfedilmeyecek gibide değil açıkçası...

Bu sefer üstünde duracağımız isim Charles Aranguiz...
Universidad de Chile'nin 23 yaşındaki orta saha oyuncusu.
Alt yapı kariyerinde bir senelik Universidad de Chile macerasının ardından Cobreloa'ya giden Aranguiz buradan profesyonel olur.
2007 yılında Cobresal'da da kiralık oynayan Aranguiz 2009/2010 sezonunda 24 maça çıkan ve henüz o yıllarda henüz 19-20 yaşında olan oyuncu 19 Ocak 2010'da Şili'nin Panama ile oynadığı dostluk maçında forma giyer.

2010/2011 sezonunun bir bölümünü Quilmes'te geçirdikten sonra tekrar Colo Colo'ya döner ve şimdi takımı Universidad de Chile'ye transfer olur.



Ona orta saha oyuncusu demekte içimden geçmiyor açıkçası.Çok iyi bir oyuncu.Box to box tabir-i ni kullanabileceğimiz hem hücum anlamında hemde savunma anlamında çok iyi olan bunun yanında hızıyla ön plana çıkan bir orta saha oyuncusu.Öyle ki ansızın forvetlerin arasında gol aradığını,savunmanın arkasına koşu yapıp gol attığını görebilirsiniz onun...

Şili Milli Takımı formasını 10 defa terleten ve 2'de gol atan Charles Aranguiz gelecek adına gerçekten çok ama çok heyecanlandırıyor beni.Leverkusen'in radarına girmiş durumdaki alacaklar gibi de..Yeni Vidal geliyor diyebiliriz....

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Airtricity League'den Notlar...


Shamrock Rovers,İrlanda'nın son yıllardaki en başarılı ekibi şüphesiz.Şampiyonluklar derken Avrupa Ligi gruplarına kalınmasıyla kulüp tarihinin en başarılı günleri yaşandı.
Fakat bu sezon işler o kadarda iyi gitmiyor açıkçası.İstikrarsızlık var en önemlisi.Yapılmayacak puan kayıplarının yapılmasıyla zirveden iyice geriye düşüldü.Kaliteli bir kadro var ama bir türlü istenilen seviyeye ulaşamadı takım...

Cuma günü Dublin derbisinde 4-0'lık ağır bir yenilgi geldi.Bu sezonun Drogheda'nın kazanmasıyla 4.sıraya düştü yoncalar.Avrupa Kupası maçlarıda başlayacak.Zorlu bir periyot onları bekliyor.
Slig Rovers puan kaybı yaşamadı bu hafta.Araya girmeden önce düşen bir form grafiği vardı fakat dönüşte Lig Kupası zaferi ve Dundalk deplasmanında 1-0'dan dönüp 2-1 kazanarak yollarına emin adımlarla devam ediyorlar..
Sligo'da galibiyeti getiren golleri atan David Nort,Twigg ile gol sayılarına eşitledi..

Drogheda demişken bu sezon gerçekten çok iyiler.Geçtiğimiz sezonlara nazaran bu sezon zirvelere oynuyorlar ve cuma günü kritik Derry deplasmanında üç puanla ayrılakara zirveye tutundular ve üçüncü oldular.Lig Kupası'nda da yarı finale çıkmayı başard bordo-mavililer.Devamlılık sağlayabilir mi bilemiyorum ama onları şampiyonluk yarışı içinde görsek gerçekten iyi olur...

Bu arada Monaghan United maddi sorunlar nedeniyle ligden çekildi bunuda belirtelim.

Haftaya çok kritik bir karlışma var.Shamrock Rovers,sahasında St.Patrick's'i ağırlayacaklar.Açıkçası bu maçta yapılacak bir puan kaybı,belki de bu sezonluk şampiyonluk umutlarının tamamen yitirilmesi anlamına gelebilir..

27 Haziran 2012 Çarşamba

Tebrikler Divane Aşık Gibi Blog !


Mağlum Anadolu takımlarıyla ilgili blog sayısı çok sınırlı ülkemizde.
İhtiyacımız var böyle bloglara.Yakında takip etmek açısında gerçekten iyi oluyor..
Divane Aşık Gibi Blog,Orduspor sevgisinde yola çıkılarak açılmış bir blogtur.İlk kurulduğunda Tribün Dergi'de blog paylışımı kısmında denk gelmiştim.
O günden bugüne kadar verdikleri mücadele,emek gerçekten takdir edici.Orduspor'un,Ordu'nun,Orduspor taraftarının sesi oldular...

Bugün itibariyle 500.bin hite geçmişler,kendilerini Futbol Kulübü Blog olarak tebrik ediyor,başarılarının devamını diliyoruz...

Futbol Kulübü Blog

24 Haziran 2012 Pazar

Libertadores Yarı Final Maçlarından Notlar


Hazır son olarak Libertadores U-20 ile alakalı bir şey yazmışken bu sefer hakiki Libertadores ile ilgili bir şeyler yazalım...
Güney Amerika'nın kulüpler bazındaki en büyük turnuvasında hafta içi oynanan karşılaşmalar neticesinde finalin adı belli oldu...

Bilindiği üzere Corinthians - Santos ve Universidad de Chile - Boca Juniors eşleşmeleri vardı.İlginç maçlar oldu vesselam.Mesela Corinthians'ın yaptığı savunma.Twitterda'da maçı yorumlarken yazdık gerçekten harika defansif düzenleri vardı.Neymarlı o inanılmaz ofansif kadro neredeyse pozisyon bulamadı.Maç hakkında twitterda konuştuğumuz ve Corinthians'ı birçok kez izlemiş futbolseverlerde onların bir Brezilya takımı gibi oynamadığını,çok iyi defans yaptıklarını söylüyorlar...

Tarihinde ilk kez finale kalan Corintihans'ta taraftarla doğal olarak büyük sevinç yaşadı.Maçın son dakikalarında neler yaşadıklarını dahi hatırladıklarını düşünmüyorum açıkçası.Öyle bir heyecan vardı ki...

Neyse Santos cephesine bakacak olursak 1-0 öne geçmelerine rağmen ikinci yarının başında basit bir savunma hatası ve ofsayt tartışmaları arasında golü yediler.Bu dakikadan sonra saldırmaya çalışsalarda Corinthians kalesini aşmayı başaramadılar ve son şampiyon bu sezon kupaya yarı finalde veda etti...



Yarı finalin diğer ayağı Şili'deydi..Arjantin Kupası'nda finale çıkan ve hedeflerinde sapmaksızın hızını almış bir Boca ilk maçta La Bombonera'nın büyülü atmosferdinde El Tanque ve Sanchez'in golleriyle 2-0 kazanmayı başarmıştı.İkinci maçta büyük avantajları vardı.Şunu söylemek lazım.Gerçekten izleyenlere zevk veren pozisyonu bol bir maçtı.Bunda Uni.de Chile daha birinci dakikadan itibaren saldırmaya başlaması,Boca Juniors'un da savunma boşluklarından faydalanması sebebiyle pozisyon açısından zengindi...

Özellikle Pablo Mouche günün en etkili aynı zamanda en şanssız ismiydi.Savunma boşluklarından yararlanarak birçok kez araya yaptığı koşularla - Riquelme'nin mükemmel paslarıyla - pozisyon buldu.Belki de maçı çok daha önceden de bitirebildi.Burada ayrı bir parantez açmak lazım...Riquelme gerçekten çok farklı bir futbolcu.Sahada olması bile takım arkadaşlarına güven veriyordur diye düşünüyorum....

Universidad da Chile'de özellikle ikinci yarıda olmak üzere iyi baskı kurdu Boca kalesinde.Fakat son toplarda başarılı olamaması,Boca kalecisi Orion'un mükemmel kurtarışları skor yapamamalarına sebep oldu...

Velhasıl kelam finalin adı Boca Juniors - Corinthians oldu.İki mükemmel taraftara sahip olan iki köklü kulübün finalin ilk ayağındaki karşılaşması 28 Haziran'da La Bombonera'da oynanacak...

20 Haziran 2012 Çarşamba

Libertadores U-20 Turnuvası / Cerro Porteno - America MG



Avrupa Kıtası Euro 2012 ile bu sıcak yaz günlerini geçirirken futbolun kıtası diyebileceğimiz Güney Amerika'da bir turnuva düzenleniyor sessiz sedasız..
Libertadores Kupası'sının 20 yaş altı versiyonu...

Geçen sezon Peru'da düzenlenen turnuva bu sene yine Peru'da..1 Ocak 1992'den itibaren doğan futbolcuların oynadığı turnuvaya bu sene 16 takım katılıyor..Bunların hepsi Güney Amerika takımları olmakla birlikte tek Atletico Madrid Avrupa'dan...

Turnuvada,gruplarda ikinci maçlar oynanamaya başlarken B Grubu'nun ilk maçları kazanan ekipleri Cerro Porteno ve America Mineiro'nun karşılaşması vardı.
Güzel maç oldu.Ne açıdan güzel oldu derseniz ? Pek pozisyon olmasada özellikle mücadele anlamında gayet iyiydi karşılaşma...

Cerro Porteno U-20 takımı rakibine göre daha etkindi,bilhassa maçında ilk yarısında.Özellikle sol kanat oyuncuları ilk yarıda göze çarptı ki neredeyse tüm ataklar o bölgeden gelişti.Özellikle 11 numaralı Angel Romero maçın yıldızıydı desem iyi olur.Etkili oyunu,mücadelesi ile çok iyi performans gösterdi.

America Mineiro ise bir türlü oyunu yönlediremedi ilk yarıda.Hakikaten etkisiz bir görüntü içerisindeydiler.Fakat ikinci yarıda bu ölü toprağını bir nevi üzerinden atmış gibi duruyorlardı...

Fazla pozisyon olmayan karşılaşma 0-0 giderken uzaktan vurulan bir şut neticesinde Porteno kalecesinin topu sektirmesi,America Mineiro topçusu Soares'in topu ağlara yollamasıyla 1-0 öne geçti Brezilya ekibi...

Bundan sonra gol olur mu derken 88.dakikada Almiron'un güzel şutu ile durumu 1-1'e getirdi ve daha iyi oynadığı karşılaşmadan bir puan çıkarmayı başardı Cerro Porteno...

Bu grubun karşılaşması yaklaşık 40 dakika sonra başlayacak.Boca Juniors ile Sporting Cristal karşılaşacak.İki takımda ilk maçlarında mağlup oldu.Bu maçı kaybeden turnuvaya veda edecek.

Bu arada an itibariyle Corinthians - Atletico Madrid maçıda bitti.Atletico 2-0 öne geçtiği maçtan 2-2'lik beraberlik ile ayrılıyor.

Bu arada gruplarıda yazalım...

A Grubu : America(Meksika),Union Espanola(Şili),Universitario(Peru,aynı zamanda son şampiyon),Real Esppor(Venezuela)

B Grubu : Alianza Lima(Peru),Defensor Sporting(Uruguay),Bloogming(Bolivya),Independiente Jose Teran(Ekvator)

C Grubu : Cerro Porteno(Paraguay),America Mineiro(Brezilya),Boca Juniors(Arjantin),Spoting Cristal(Peru)

D Grubu : Corinthians(Brezilya),River Plate(Arjantin),Atletico Madrid(İspanya),Junior(Kolombiya)

17 Haziran 2012 Pazar

Nick Powell & Manchester United


Premier Lig'de Manchester United,Chelsea gibi takımların maçlarını izlemeye pek sevmiyorum açıkçası..Neden diye soracak olursanız..Onu da tam bilmiyorum Norwich,Wolves gibi takımların oynadığı karşılaşmalar daha ilgimi çekiyor.
Ama şu var ; bu sezon Manchester United'ı takip etmeye çalışacağım elimden geldiğince ki bunun bir numaralı etkeni Nick Powell....

Efenime söyliyeyim Nick Powell henüz 94 doğumlu ve benden bir yaş büyük..Ben onun hakkında yazılar yazarken o hayallerinin peşinde koşmakta...

İki sezondur Crewe'de şans buluyor genç oyuncu..Bu önemli nokta.Genç oyuncular için özellikle bu yaşta şans bulmalı gerçekten çok önemli..Mesela aşağıda paylaştığım gol videosuna bakın.Kaç tane genç oyuncu bunu yapabilir ? Belki de oynadığı takımdaki rahatlığından,şans bulmasında aldığı özgüvenle o vuruşu yapıyor.O yüzden League Two,League One genç oyuncuların özgüveni,gelişimi açısından çok önemli diye düşünüyorum.

Nitekim geçtiğimiz sene çok iyi bir performans sergileyerek birçok Premier Lig kulübünün radarına girmeyi başardı.Her ne kadar League Two'da oynasa da 15 gol 8 asistlik performansı o yaştaki bir futbolcu için açıkçası çok iyi...

Yaşının üzerinde top oynadığını düşündüğüm genç oyuncu belki de transfer olacabileceği en iyi takımlardan birine gitti.Sir Alex Ferguson'un takımına.Belki de gelecek adına Powell'dan bu kadar ümitlenmemin nedeni de Sir Alex Ferguson...Önümüzdeki kapı gibi Cristiano Ronaldo örneği varken Nick Powell'ın Alex Ferguson'un elinde geçireceği değişimi şimdiden merak etmiyor değilim...

Rüzgarlı bir Bursa sabahından sizlere selamlarımı yollayarak bu yazıyı Powell'ın League Two Play-Off final maçında attığı muhteşem golle bitiriyorum...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...