Futbolun giderek dört kenarın içine sıkıştığı şu günlerde yeni bir futbol kitabı çıktı. Birçok
şeyden bahsediyor , birçok konuyu ele alıyor kitap. Futbola sadece saha içinden değil , biraz saha dışında bakıyor Yazar Osman Aktaş.
İlk kitabıyla okuycuya birçok şeyi vadediyor...
Sizi Tanıyalım Öncelikle?
Osman Aktaş, 1987’de
Bursa’da doğdum. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirerek Pedagojik
eğitim aldım. Spor Yönetimi alanında tahsilime başlayarak bu alanda
incelemelerde bulundum. Amatör düzeyde futbol oynadım. Futbolun fanatizm
boyutuna vardığı günümüzde taraftarların futbola daha sakin ve bilinçli
bakabilmesi için çeşitli dergilerde ve blog sayfalarında futbolla
ilgili yazılar yazdım.
Kitabınıza geçelim kitabın vadettikleri neler?
Kitap
iki bölümden oluşuyor aslında. İlk bölümde sokaktaki elektrik direğinin
karşısına taş koyup kale kuran çocukların sokakları nasıl terkedip
bilgisayar oyunlarının hakimiyetine girdiğini, taraftarların nasıl
yoldan çıktığını ve futbolun sokak aralarındaki çığlıklarını yansıtan
hikayelerle dolu. İkinci bölüm ise Türkiye’de futbolun medya düzeni
içerisindeki kuklaya dönüşü, yorumcuların donanımsızlığı gibi konularda
eleştirilerin ve istatistiklerin yer aldığı bölüm. Bu bölümde aynı
zamanda taraftar sadakati sorgulanırken, futbolun yaşam biçimine
dönüştüğü süreçte insani boyutunun kaybedilmesine neden olan
profesyonellerin yaklaşım biçimleri de mercek altına alınıyor.
İkinci
bölümde aslında ilk bölümdeki hikayelerde anlatılan masumiyetin nasıl
kaybedildiğini gözler önüne sermek istedim ve bu nedenle bir takım
istatistiklerle bu durumu güçlendirdim.
Neden ‘’Futbolun Romantik Çocukları’’ ismini kullandınız?
Türkiye’de
bu alanda çıkarılan kitapların hep paraya odaklandığını, taraftarların
yarattığı şiddet olaylarına, futbolun çirkin yüzü olan şike ve teşvik
olaylarına odaklandığını gördüm. Futbolumuzun babasının elinden tutup
maça giden çocukların elinden kaymaya başladığı bu zamanda yeniden
futbolun güzel yönünü vurgulamak için hikayelere tabir yerindeyse dört
elle sarıldım ve kitabın vermek istediği mesaja en uygun isim de bu gibi
geldi bana. Futbolun Romantik Çocukları aslında sokağa çıkıp ailesinden
azar işiteceğini bile bile alınan yeni ayakkabısıyla topa vurmaya
cesaret eden çocukların tamlamasıdır. Bu tanımı futbol literatürüne
kazandırırsak hep kötü anlamlı kelimelerin ve başlıkların olduğu bu
sektöre iç açıcı bir isim kazandırmış oluruz düşüncesindeyim. Kitabı
okumadan insanların dikkatini doğrudan çeken bir isim oldu sanırım bu.
Kitaptan Yola Çıkarsak Türkiye’de Futbolun Sorunu Nedir?
Türkiye’de
bu işi çok iyi bildiğini zanneden insanlara ‘’sorun nedir?’’ Diye
sorduğunuzda ‘’Alt Yapı’’ der. Oyuncu yetiştiremiyoruz diye cevap verir.
Karşı çıkıyorum buna. Sorun ‘’Üst Yapı’’ Biz asıl yönetici
yetiştiremiyoruz. Malikanede büyümüş zengin çocuklarına futbolun
yönetimini teslim ettik ve hiç anlamadıkları bu alanda futbolu çamura
buladılar.
Bir diğer yanlışımız taraftar gruplarının genellikle
‘’Satın Alınabilir’’ adamlardan oluşması. Sadakatleri takıma değil
kendilerini doyuran yönetimlere her zaman. Seneca’nın dediği gibi
‘’Parayla alınan sadakat daha fazla parayla mağlup edilir’’ Durum böyle
olunca istikrar sağlanamıyor futbolda. Bir gazeteci, bir taraftar grubu
lideri ve bir yönetici aynı uçakta yan yana maça gidiyorsa ve utanmadan
her üçü de bunu sosyal medyada paylaşıyorsa fazla yorumlamaya girmemek
lazım. 3 yanlış 1 doğruyu her zaman götürür maalesefki.
Seneca Demişken Filozof, şarkıcı, edebiyatçı, siyasetçi derken bir takım kursanız nasıl bir takım olurdu bu?
Kalecimiz
Albert Camus kendisi kalecidir zaten, sağ bek Cemil Meriç olurdu.
Stoperlerim Engels ve Karl Marx. Karl aynı zamanda takım kaptanım
olurdu. Lenin sol bekte olmalıdır tabiki. Ortasahaya göbekte A.Hamdi
Tanpınar ve Jean Jacques Rousseau olurdu kesinlikle. Sol açığım
Nietzsche sağ açıkta oynayan oyuncum ise Seneca olurdu. Santraforum Che
Guevera’yı serbest oynatırdım tabi ben. Rakibin defansını kolayca
dağıtabilirdi sanırım. Diğer forvetim Mustafa Kemal Atatürk olurdu. Onun
daha çok sonuca giden bir golcü olacağını düşünüyorum.
Kitabın Taraftarlara Mesajı Neler Bahseder misin?
Taraftarı
olduğunuz kulübün bireyi olmak yerine taraftarı olarak kalıp
gözlerinizi bazı şeylere kapatarak çok sevdiğiniz futbol takımını
zenginlerin tatmin aracı olarak kullanmasına göz yummayın. Yanınızda bir
kadın otururken hakemin annesine, rakip futbolcunun ailesine
küfretmeyin, Televizyonda futbol programı diye yayınlanan magazin
programlarına ve futbol dışında her şeyi konuşabilen çığırtkanlara prim
tanımaya devam etmeyin. Küfrü abartarak arttırdığınız için tribünde
futbolu seven güzel bir kadınla göz göze gelme ve belki de tanışma
şansını kaybetmeyin. Bu spora bakışınız ilk kez bir stadyumun
merdivenlerinden çıkıp yeşil sahayı gören çocuğun heyecanı kadar özel ve
mutluluğu kadar masum kalabilsin.
Son Olarak Eklemek İstedikleriniz
Kitap
yalnızca futbolu ve futbolun her unsurunu seven kadınlar ve erkekler
için değil ‘’Şu oyundan ne anlıyorsunuz?’’ diyen herkes için de yazıldı.
Önümüze servis edilen düzeni yıkıp daha farklı bir oyun düşleyenlerin,
futbolu sevmekle futbol üzerine düşünmenin çok farklı şeyler olduğunu
kavramasını ve düzenin iyileştirilmesinde rol almasını isteyen bir yazar
olarak kitabın okuyucuya farklı bir bakış açısı kazandıracağına sonsuz
inancım var.
Zaman ayırdığınız için teşekkür eder çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Oğuzhan Oğuz
İlgili sayfa : GazeteSu röportajı
Kitabın temin edilebileceği adres : İdefix.com
5 Aralık 2012 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Çok güzel bir röportaj ve şahane bir kitap. Türkiye'de futbol seyircisinin öğrenmesi gereken çok şey var.
Yorum Gönder