22 Şubat 2010 Pazartesi

Futbol Nedir?


Benim için oldukça güzel bir pazar akşamıydı. Önce gündüz saatlerinden itibaren, yavaş yavaş derbi havasına girmeye başladım. Eski maçlar, güzel anılar derken; işlem tamamlandığında, saat 18.00 civarıydı. Artık, geçmişi bir kenara bırakıp, gecenin tadını çıkarmalıydı.

Maçı izleyeceğim yere gittim. Duvar kenarında oturuyordum ve yanımda oturan kişinin bir Fenerbahçeli, yani bir tarafsız olduğunu öğrendim. Yanımda aynı takımdan birinin olmamasının dezavantajını, takımım gol attığında yaşadım. Sevinçten ayağa fırlayıp, "Gooooollll!" diye bağırdıktan sonra, sarılacak ya da el çakacak birini arıyor insan. Ben de öyle birini bulamadığım için, sol elimin tersiyle duvara bir yumruk attım. Allah'tan elimin dışıyla vurdum da, bir şey olmadı.

Maç bittikten sonra hemen eve geldim. Yeteri kadar heyecan yaşamış ve eğlenmiştim. Biraz da stres atmıştım. Şimdi, eğlenceyi sürdürme zamanıydı. "Holosko'nun vurduğu top çizgiyi geçti mi?", "Mehmet Topal'a yapılan, penaltı mıydı?", "Dos Santos yeterli mi?", "Ne olacak bu Nobre'nin hâli?" gibi şeyler zerre kadar umrumda olmadığından, hemen Kanal D'yi açtım. Şansıma, Çok Güzel Hareketler Bunlar'ın yeni bölümünün başlangıcına yetiştim. Spor programlarındaki kısır tartışmalarla gecemi harap etmektense, BKM Mutfak ekibini izleyerek güldüm, eğlendim.

Çoğunluğun yapmadığını yaptım, anlayacağınız... Yapmam da... Çünkü, bu tamamen kısır bir döngü. Çoğu yorumcu, boş durmamak için eleştiri yapıyor; kendine, eleştirecek şey yaratıyor. Birilerini sürekli eleştirmeyi, karalamaya çalışmayı bir şey sananlar çoğunlukta. Ve onları izleyenler oldukça, bu kısır döngü devam edecek. Çünkü izleyiciler de bu kısır döngünün bir parçası.

"Alternatif medya" olarak görülen blogların da artık o hâle gelmesi,  medyadan bir farkının kalmaması, beni gerçekten rahatsız ediyor.

Eleştirince ne olacak sanki? Değişen bir şey mi olacak? Cevap belli: Hayır. Maç bitti, skor: 1-1. İki takım da birer puan aldı ve bitti. Sabahlara kadar tartışacak ne var? Bırakın artık bunları.

Futbol bu mudur? Maç içindeki en ufak şeyleri bile saatlerce tartışmak mıdır? Sürekli birilerinin hatasını beklemek midir?

Hayır, futbol asla bunlar değildir. Futbol, eğlencedir. Futbol, heyecandır, tutkudur. Futbol; yeri geldiğinde, sevincini, bir duvarı yumruklayarak yaşamaktır. Takımın kazandığında sevinmek, kaybettiğinde üzülmektir futbol. En basit hâliyle, bir oyundur, bir spordur futbol.

Bunu bu kadar büyütmeye, en ufak detaylarını bile konuşmaya, yazmaya gerek yok. Sadece izleyin ve tadını çıkarın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...