30 Temmuz 2012 Pazartesi
Yeşil-Beyaz Bir Peri Masalı : Ludogorets Razgrad
Aslında bu yazıyı Mayıs ayında yazmam gerekiyordu.O büyülü,o muhteşem sezonun ardından...Ama işte tembellik başa bela bir şey...Ha bugün,ha yarın derken blogdaki eski ritmimizi kaybettik.
Futbolun peri masallarını severim ben.Hiç olmayacak denilen şeyleri yapan,bir kentin,bir kasabanın adeta kalbi olmakla beraber yaptıklarıyla film olacak takımlar her zaman ilgimi çekmiştir..Çok örnekleri var bunun futbol dünyasında.Bu örneklerden biri de Ludogorets Razgrad.
Ludogorets adından da anlaşılacağı gibi Razgrad şehrinin takımı.Razgrad ya da Türkçeyle Deliorman Bulgaristan'ın Kuzey'inde yer alan Türk nüfüsunun en çok olduğu Kırcaali'den sonra Bulgaristan'da en çok Türk nüfusuna sahip şehir.Yaklaşık 38 bin nüfusuyla birçok tarihi anıta ev sahipliği yapan Razgrad pehlivanlar şehri olarak bilinir.Bunun yanında olimpiyatlarda madalya kazandıran haltercimiz Taner Sağır'da Razgrad doğumludur...
Evet Razgrad'ı tanıdık az çok...Gelelim asıl meselesimize.Bulgar futbolunda devrim yapan,yeni bir sayfa açılmasına sebep olan takıma...Yani Ludogorets Razgrad'a...
Bulgaristan A-PFG'de CSKA ve Levski başta olmak üzere Sofya ekiplerinin ezeli üstünlüğün bulunuyor.Bunu son iki yıldır Litex Lovech bozsa da şampiyonluk Sofya dışına ( Litex'i saymazsak ) 2004 yılında Lokomotiv Plovdiv'e,ondan önce ise 1991 yılında Veliko Tarnovo kentinin ekibi Etar takımına gitmişti.
Ludogorets Razgrad bundan üç sene öncesine kadar bizde üçüncü lige denk gelen Bulgaristan V AFG'da mücadele etmekteydi.1945 yılında Razgrad'ın beş takımının birleşmesiyle kurulan yeşil-beyaz renklere sahip ekip 61/62 sezonunda ilk kez ikinci lige çıkma şansı yakalıyordu.Razgrad 2000 ile birleşeten takım bir süre bu isim ile mücadele etti.Daha sonra eski ismine geri döndü.
2009/2010 sezonu ikinci sırada bitirip 34 maçta 26 galibiyet aldıkları sezon aynı zamanda onlarında profesyonel kulübü oldukları sezon anlamına geliyordu,iki sezon sonra yaşayacaklar rüya gibi sezona adım adım yaklaşırken....
Her kulübün,her takımın tarihinde dönüm noktaları vardır.Ludogorets Razgrad için ise şüphesiz 2010 yaz ayı...Bulgar futbolu Litex'in şampiyonluğu ile biten sezonunun ardından yeni bir futbol dönemine hazırlanırken yeni sezonda B PFG'da yani Bulgaristan 2.Ligi'nde boy gösterecek yeşil-beyazlı takımın başına 2010 Haziran ayında henüz futbolu bırakmasının ardından 1 ay bile geçmemiş olan Ivaylo Petev getiriliyordu.
Kariyerinde sonlarına doğru alt lig takımlarında boy gösteren,Litex'te forma giymiş ve dizindeki sakatlık nedeniyle 2009/2010 sezonunda Eter takımında futbol yaşantısını noktalayan 35 yaşındaki genç teknik adamın 2008 yılından Lyubimetz takımında oynarken oyuncu-teknik direktör görevi yapmışlığı vardı. (Ketsbaia gibi ) Profesyonel olarak ilk tecrübesiydi Ludogorets Razgrad...
Fakat kulüp adına asıl önemli gelişme Eylül 2010'da yaşandı.Bulgaristan'ın ünlü iş adamı ve ilaç firması sahibi,bir servete sahip olan Kiril Domuschiev,takımı önceki sponsoru Balkanpharma ilaç şirketinin kapanmasıyla satın aldı.Domuschiev'in kulübü satın alırken amacı Kuzeydoğu Bulgaristan futbolunu geliştirmekti.43 yaşındaki iş adamı Razgrad kentinin sadece futbol kulübüne yatırım yapmadı,aynı zamanda o bölgeye fabrikalar açarak yeni iş olanaklarıda sağladı.
O sezon Bulgaristan B PFG Doğu grubunda oynadığı 24 maçta 16 galibiyet alıp 44 puan toplayan ekip tarihindeki ilk şampiyonluğu yaşıyordu.Aynı zamanda yine tarihinde ilk kez Bulgar Futbolu'nun en üst klasmanında oynama şansını yakalıyordu..
Bu yakalanan başarının ardından CSKA,Levski,Litex gibi devlerle kapışacak olan Ludogorets Razgrad'da hamlelerde gelmeye başlamıştı.Öyle hamleler geldi ki takımı tüm sene boyunca taşıdı.Özellikle Brezilya'dan gelen yabancı oyuncular ve yerli futbolcuların yaptıkları katkı belki başarının en büyük mimarlarından biriydi.Özellike yabancı oyuncularda başarı oranları yüksekti.Zaten Bulgar kulüpleri iyi oyuncular buluyor,özellikle Brezilya'da.Ayrıca bu sezon transfer edilen sol bek Caiçara'yı çok beğendiğimi söylemeliyim.İBB'nin Litex'ten transfer ettiği ve iyi performans aldığı Doka ve Tom'da Brezilya'dan transfer oldu Bulgaristan'a....
Marcelinho...Belki de kulüp tarihinin gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından biri olabilir Stoyanov ve Gargarov ile birlikte.Sadece 120 bin euroya transfer edilen Breziyalı 11 gol ve 3 asist,ortaya koyduğu futbol ile herkesin dikkatini çekti.Gerçekten çok iyi bir futbolcu.Bu sezona da mükemmel başladı.Süper Kupa'da 1 gol ve 1 asistle takımının kupaya uzanmasında büyük katkı koyarken,Dinamo Zagreb ağlarına iki maçta iki gol yolladı.Ama...İşte o kırmızı kartı görmeseydi.Neyse oraya da geleceğiz...
Sağ kanatta inanılmaz işler yapan ve 9 asistle takıma katkı koyan,Marcelinho'dan sonra en çok beğendiğim,Santos çıkışlı sağ bek/kanat Choco,25 yaşındaki Quixada,Zilina'dan transfer Lumobir Guldan takımın en önemli yabancı transferlerinden biriydi.
Bunun yanında iç piyasada,yerli oyuncu hamleleride çok önemli oldu.Özellikle şampiyonlukta gol olarak en çok katkıyı veren,16 gol atan Ivan Stoyanov'un bu sezon kornerden attığı golü de hatırlayalım...
Ayrıca kariyerinin en iyi sezonunu yaşayarak 13 gollü bir katkı yapan Emir Gargarov,bu ligi tanıyan,iyi bir stoper olan ve Litex'ten transfer edilen Alexander Barthe,yine Litex'ten alınan Golubovic,Vaslui'den transfer edilen Stanislav Genchev
ve daha önce milli takım tecrübeside olan Svetoslav Dyakov takımın yerli olarak en önemli hamlelerindendi...
Şimdi olaya şöyle bir bakıyorum da...Yıllar sonra ilk kez üst lige çıkmış bir ekip.Yeni kurulmuş kadrosuyla,devlerin olduğu bir arenada fırtınalar estiriyor.
Şaka gibi ama gerçekten böyle oldu geçtiğimiz sezon.Ligin en çok gol atan ekibi oldular attıkları 76 golle ki bu maç başı iki golü bile geçiyor.Üstüne üstlük yedikler 16 golle ligin en az gol yiyen ekibi oldular.Geriye tecrübeli,ligi bilen futbolcuların transferleri,ileriye transfer edilen Stoyanov,Gargarov,Marcelinho gibi oyuncuların katkılarıyla da gol atmakta zorluk çekmediler.İlk hafta aldıkları beraberliğin ardından sekiz haftalık bir galibiyet serisi yakaladılar.Bu süreçte yedikleri gol sayısı sadece üç !
Sezonun ortalarına doğru bir baya bir sendelediler ki art ardına alınan üç mağlubiyet vardı.Zaten puan puana gidilen zirve yarışında yapılan puan kayıplarının ardından Delev ve Zicu gibi oyuncularını kaybetmesine rağmen Moraes ile vites arttıran ve Mart-Nisan aylarında sadece üç maç kaybeden CSKA puan farkını iyice attı.
Fakat asıl olaydan bundan sonra başladı.29 Nisan'daki Sofya derbisinde iyice oynamasına rağmen 1-0 mağlup olan CSKA o maçtan sonra Botev'i geçsede Minyor deplasmanında kaybedince puan farkı ikiye indi.Yirmi dokuzuncu haftada da iki takımda maçlarını kazanınca iş son haftaya kaldı.
Şimdi düşünün.Size bir futbol filmi yapın desem,içinde inanılmaz bir hikaye yapın desem bu ligin finalinde Ludogorets'i CSKA ile karşılaştırırdınız herhalde.
Öyleydi.Ligin finali,son hafta mücadelesi Ludogorets - CSKA Sofya arasında Ludogorets Arena'da oynanacaktı.Razgrad'ın kartalları Bulgar futbolunda çığır açmak üzereydi.
Bu ligin en önemli maçtan bir hafta öncesi bir başka önemli maça,Bulgaristan Kupası finaline çıktılar.Lokomotiv Plovdiv ile Burgas'da Lazur Stadyumu'nda karşılaştılar.Geriye düşmelerine rağmen süper adam Marcelinho'nun son 15 dakika da attığı iki golle sezonun ilk kupası geliyordu.
İlk kupanın ardından rehavet falan derken hafta içi ligin 29.hafta karşılaşmasında Kaliakra deplasmanından alınan üç puanla iş son haftaya kalmıştı.
23 Mayıs günü Razgrad şehri belki de tarihinin en önemli,en coşkulu günlerinden birini yaşadı.Ludogorets Razgrad,CSKA Sofya karşısında 19.dakikada İvanov'un harika frikik golüyle öne geçip,skoru korumaya başardılar ve tarihlerinde ilk kez lig şampiyonu oldular..Belki de taraftarların hissettiklerini aşağıdaki video daha iyi anlatacaktır...
Yeni sezona da kupayla başladı yeşil-beyazlı ekip.Bulgaristan Kupası'nı kaldırdıkları Burgas Lazur Stadyumun'da yine Lokomotiv Plovdiv'e karşı Marcelinho'nun şov yaptığı karşılaşmadan 3-1 galip ayrdılar ve süper kupayı kazandılar.Özetle üst lige çıktıları ilk sezonlarında tam üç kupayı birden aldılar.
Hani bu kadar başarı,üstünen oynanan iyi oynayan ve ne oynadığını bilen bir takımın Avrupa'da baya bir ilerleyeceğini düşünüyordum.Dinamo Zagreb ile eşleştiler.Çok ama çok şanssız iki maç.Bulgaristan'da ilk maçta Marcelinho ile öne geçmişler,fakat 90+3'de Vida 1-1 yapmıştı skoru.Hırvatistan'daki ikinci maçta iki kez öne geçmelerine rağmen 90+8'de yine Vida'nın golüyle 3-2 mağlup olarak veda ettiler Avrupa kupalarına.Ama belki Marcelinho o kırmızı kartı görmeseydi,oyundan atılmasıydı,Ludogorets son yarım saat 10 kişi oynamasıydı turu geçen taraf olacaklardı.Dayanmaya çalıştılar ama olmadı....
Aslına bakarsınız Petev ve öğrencilerinin gerçekleştirdikleri bu inanılmaz başarının birçok faktörü olabilir.Olayın dışında olduğumuz için net bir şeyler söylemek zor ama Domuschiev'in desteği,Petev'e güvenmesi,yapılan nokta ötesi transferler,takım olgusu,bütünleşme,şehirden gelen destek...Bunlar ve yanına eklenebileek birçok şey olabilir belki de....
Ama şu bir gerçek ki Petev'in önderliğinde bu takımın ismini ileride çok çok duyacağız....
Etiketler:
Analiz,
Bulgaristan Ligi,
Futbol Takımları,
Futbolcular,
Teknik Direktörler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
taner sağır halterci değilmiydi?
Evet,karıştırmışız..Düzelttim,teşekkürler :)
Eline saglik kardesim.. Cok guzel anlatmisin ;)
Ludogorets Razgrad ikinci yılında ikinci şampiyonluğunu da kazandı.Bu güzel yazınıza daha çok eklenecek kupa var :)
Yorum Gönder