17 Şubat 2011 Perşembe

Final: Bırakıyorum...

Ne söylesem, söze nasıl girsem, gerçekten bilemiyorum. Blogu ilk açtığım zamanlar, yaklaşık 1,5 yıl önceki o heyecanlı hâlimdeyken, bu blogda bir gün veda yazısı yazacağım hiç aklıma gelmezdi. Hem de bu kadar erken...

Önce, dün yazdığım şu yazıyı bir okuyun. Orada biraz bahsetmeye çalıştım. Özellikle o yazının son paragraflarını, bu yazının girişi kabul edin.

İnanılmaz bir çöküşün sonundayım. Hayatımda, her alanda dibe vurmuş durumdayım. Hep olumsuzluklar, üzüntüler, hayâl kırıklıkları... Neye elimi atsam boş çıktı. Her yeni deneme; yeni bir hüsran, yeni bir morâl bozukluğu olarak geri döndü bana. Başarılar, özlemim; başarısızlıklar, kaderim oldu...

Vedanın sebeplerini detaylandırmaya, dünkü gibi başlayayım. Aşk-meşk olayları beni çok etkiledi. Yalnızlık zor, bunu yaşayan tek kişi de ben değilim. Ama sadece benim başıma gelmemesi, etkilenmemem gerektiği anlamına gelmez. Yalnızlığın yanısıra, bu konuda, son 1 yılda yaşadığım 2 hüsran, beni epey yıprattı; her şeyden soğuttu. Bugünkü geldiğim noktanın belki de en büyük sebebidir bu.

Ses... Müzisyen olmak gibi bir hayâlim hiç olmadı. Ancak bundan 6-7 yıl önce olmak istediğimi kararlaştırdığım meslek için, ses çok önemliydi. O zamanlar küçüktüm, zamanla düzelir, sesim oturur, dedim. Belki hâlâ bunun için erken. 18 yaşındayım ve sesimin oturması için hâlen zamana ihtiyacım olabilir. Ama geçen 7 yılda sesimde en ufak bir değişim olmayınca, ben de artık hayâlime noktayı koyuyorum. Çok uzun zaman bu hayâlle yaşadım. Uğruna, ailemin büyük tepkisini aldığım ve -puanım hayli hayli yettiği hâlde- sayısalı değil de sözeli seçmek gibi önemli bir karar verdiğim hayâlime, belki de ulaşmaya çok az kalmışken son veriyorum. YGS'ye sadece bir ay kalmışken, kararlılığımdan dönüyor; kendimi âdetâ boşluğa bırakıyorum. Artık hedefsizim; bakacağız...

Başarısızlıklar, hayattan bezdirdi. Az önce de yazdığım gibi, neye elimi atsam, boş çıktı. Çok şeyle uğraştım, hepsinde başarısız oldum. Neler neler yaptım ama bir tanesi için bile, "Bak, ben şunu iyi yaparım." diyemiyorum! O zaman devreye şu olay giriyor: "Yapamıyorsan, yapma!" Ben de her şeyi bırakıyorum artık. Bugüne kadar uğraştığım her şeyi... Müzik olsun, spor olsun, internet olsun, PES olsun, blog olsun!..

Sportif başarısızlıklardan da çok etkilendim. Gerek eskiden tuttuğum takımım olsun, gerek milli takım olsun, gerek Fernando Alonso olsun; son zamanlarda hep başarısızlıklar yaşayıp, yaşattılar. Onlara üzüle üzüle, spordan soğudum. Heyecanımı kaybettim.

Bu blogu açarken büyük hayâllerim vardı. Futbolla ilgili ilginç düşüncelerim olduğunu, olaylara farklı açılardan bakabildiğimi düşünürdüm. Gündemle ya da aklıma gelen herhangi bir konuyla ilgili yazdığım yazıların, insanlar tarafından yorumlanıp; yeri geldiğinde eleştirileceğini, yeri geldiğinde beğenileceğini düşünürdüm. Ama hepsi boş çıktı. Belki 37 tane takipçimiz var, belki Blog İdman Yurdu sayesinde, her yazımızı 100 civarı kişi okuyor (ya da 100 kişi yazımıza tıklıyor) ama istediğim konuma bir türlü gelemedik. Yorum gelmeyen her yazı, beni yazmaktan soğuttu. Kendi kendime yazıyormuş hissi vermeye başladı ve bu noktaya geliş başladı. Belki sorun bendeydi; hiç, yoruma değer şeyler yazmadım. Belki de bu, gereksiz bir takıntı. Ama ne olursa olsun, morâlimi çok bozdu.

Son olarak, blogun bugüne gelmesinde büyük payı olan Blog İdman Yurdu'na çok teşekkür ediyorum. Blogun büyümesinin, -iyi ya da kötü- bugünkü hâline gelmesinin en büyük sebebidir BİY oluşumu! Blogumu kabul ettiklerinde, başlayalı henüz bir ay olmuştu. Yani bebeklikten onların yanında yetişti bu blog. Eğer her yazımızı ortalama 100'den fazla kişi okuyorsa, bugün 37 takipçiye ulaşmışsak; ne benim yazdıklarım, ne diğer arkadaşlarımın paylaştıkları; en büyük sebep, BİY üyesi olmamızdır. Onlar olmasa, belki bu yazıyı, bir yıl önce yazmış olacaktım. Var olun...

Blog İdman Yurdu dışında da teşekkür etmek istediğim yerler var. İsmini hatırlayamadığım 2-3 yerden, blogumuza ve şahsıma teklifler gelmişti. Sonuncusu, Maç Anıları'ndan gelen, karşılıklı destek teklifiydi. Hepsine, ilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum.

Bunların dışında, bana iyi dostlar, ağabeyler olan; yazdıklarıyla ufkumu açan, Galatasaray Formaları ve Lappappa ekiplerine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Şu bilgilendirmeyi de yapayım ve yazıyı artık noktalayayım. Artık burakeken@msn.com adresine, bu blogla ilgili derdinizi yazmayın. Konuyla ilgili, p_o_w_e_r_11995@hotmail.com mail adresinden, thegunners16 nickli arkadaşım, Beysim Can'la iletişime geçin. Bundan böyle bu blogun tek yetkilisi odur.

İyisiyle kötüsüyle, 1,5 yıl burada yazdım. Güzel sayılacak bir süreçti. Ve artık bu maceranın sonuna geldim. Biliyorum, başlığı okuduktan sonra, ya "Sonunda defoldu" ya da "Güle güle" deyip, yazının geri kalanını okumadınız. Olsun.

Bugüne kadar bu blogu okuyan, takip eden, yorum bırakan, destek veren herkese sonsuz teşekkürler...

Hoşçakalın...

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Başkalarına kızarak ancak kendine zarar verirsin. Bu kadar ümitsiz olma. Ama blogu bırakman iyi olmuş bence. Şu dönemde önceliğin üniversite sınavı olmalı. üniversitelerde çok güzel sosyal oluşumlar var. ORalarda ön plana çıkabilirsin. Ama öncelikle büyük şehirlerden birinde üniversite kazanmalısın.

thegunners16 dedi ki...

bırakmasıydın keşke bee..
hazırladığın yenni temadan belliydi hayata küskünlüğün gerçekten karışık bir durum..
yolun açık olsun nediyelim...

Selocan dedi ki...

Haydaa. La olum hayatta ne bok olursa olsun kendinden önemli değildir. Sktir et. Kendini topla, sınavını hallet sonra gel yine yaz.

Adsız dedi ki...

Yanlış anlamanı istemem ama ilk kez bloguna girdim ve hoşuma gitti. yazınıda gördüm yazına baktım blogda yaptıklarınıza baktım. 18 yaşında olduğunu okuduğumda acaba yanlışmı okudum dedim ve tekrar tekrar o cümleni okudum. yanlışmı okudum dedim. cümleni anlamak için tekrar tekrar gözden geçirdim. 18 yaşında birisi için bence güzel şeyler başarmışsın. sanırım şu an büyük bir sıkıntıdasın ve aklına başardıkların değilde daha çok başarısızlıkların geliyor. olumsuzluklar yankılanıyor beyninde.

Çok zor bir anlardır bu anlar ve en çok bu anlarda yakınlarımızdan arkadaşalrımızdan iyi güzel şeyler duymaya ihtiyacımız var.

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...